3/ Â-Lİ İMRÂN SÛRESİ

RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
2)Allah, Kendisinden başka ilâh olmayan,Sonsuza Kadar Diri, Hayatın ve Varlığın Kaynağı ve Dayanağı, Her şeyi Hükmüne, İradesine Bağlı Kılan Yaratıcı
3)(Geçmişte vahyedilenlerden) bugüne ulaşan doğru haberleri tasdik eden bu ilahi kelâmı sana safha safha indiren O’dur.Tevrat’ı ve İncil’i de O indirmişti;
NOT:2) Kitâb-ı Mukaddes’in Kur’an tarafından ‘tasdik’i, sadece, öncekinde geçerliliğini hâlâ sürdüren temel hakikatleri kapsar, yoksa onun zamanla kayıtlı düzenlemelerini veya şimdiki metnini değil.Başka bir değişle, onun (Kitâb-ı Mukaddes’in), temel hakikatlerinden, Kur’an’ın nazil olduğu dönemde geçerliliği devam edenlerin tasdiki. (5:46-48 , 61:6) da ifade edilen : Hz.İsa’nın , ‘’Tevrat’tan (kendi yaşadığı dönemde) geçerliliğini hâlâ sürdüren kısımların’’ doğruluğunu tasdik etmesine işaret edilmektedir.(3:50)(2: not 5)
4)geçmişte insanlığa yol gösterici olarak; yine O indirmişti, doğru ile eğriyi birbirinden ayırt etmeye yarayan gerçeklik bilgisini…
Allah’ın mesajlarını inkâra şartlanmış olanlara gelince, onları acı bir azap beklemektedir. Zira Allah kudret sahibidir, kötülüğü cezalandırandır.
NOT:4) Kur’an’da sık sık zikredilen İncil’in bugün Dört İncil olarak bilinen kitaplar ile aynı olmadığına dikkat edilmelidir.Kur’an’ın atıfda bulunduğu İncil, Hz.İsa’ya indirilen ve çağdaşlarınca Arapçalaştırılmış şekliyle (Müjdeli haber) terimi ile adlandırılan, o günden beri kayıp orijinal vahye(gerçek İncil’e) işaret etmektedir.O İncil’in kaybolmuş ve unutulmuş olduğu gerçeğine Kur’an’ın (5:14) ayetinde değinilmektedir.
5)Göklerde ve yerde hiçbir şey Allah’tan saklı değildir.
6)Rahimlerde size istediği şekli veren O’dur.O’ndan başka ilah yoktur, O Kudret Sahibi, Hikmet Sahibidir.
7)İlâhi kelâmın özü olan açık ve kesin hükümlü mesajlar ile müteşabihleri kapsayan bu ilâhi kelâmı sana bahşeden O’dur.Kalpleri hakikatten sapmaya meyilli olanlar, sırf kafaları karıştır(acak şeyler bul)mak için ve ona (keyfi) anlamlar yüklemek amacı ile ilâhi kelâmın müteşabih olarak ifade edilen kısmına uyarlar; oysa Allah’tan başka kimse onun kesin anlamını bilemez. Bu yüzden bilgide derinleşenler şöyle derler: ‘Biz ona inanırız;(ilâhi kelâmın) tümü Rabbimizdendir, derin kavrayış sahipleri dışında kimse bundan ders almasa da.’
NOT:5)Müteşabih ayetler; mecazi olarak ifade edilen ve doğrudan birçok kelime ile anlatılma yerine istiare yoluyla işaret edilen anlamı yansıtan Kur’an pasajları olarak tanımlanabilir.
Muhkem ayetler; ilahi kelamın özü olarak tanımlanmıştır.Çünkü bunlar, mesajın temelini teşkil eden ana ilkeleri ve özellikle ahlaki ve sosyal öğretileri kapsar.İşte müteşabih ayetler, ancak bu açık şekilde ifade edilen ilkeler ışığında doğru olarak yorumlanabilir.
8)’Ey Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra, kalplerimizi hakikatten (bir daha) saptırma ve bize rahmetini bağışla, Sensin (hakikî) Lütuf Sahibi.’ (DUA)
9)’Ey Rabbimiz, (geleceğine) hiç şüphe olmayan o Gün’ü görüp yaşamaları için mutlaka insanlığı bir araya toplayacaksın.Allah, vaadini yerine getirmekten asla kaçınmaz.’ (DUA)
14)Kadınlara, çocuklara, altın ve gümüş (cinsin)den birikmiş hazinelere, soylu atlara, sığırlara ve arazilere yönelik dünyevi zevkler insanoğlu için çekici kılınmıştır.Bütün bu zevkler bu dünya hayatında tadılabilir, ama hedeflerin en güzeli Allah katında olandır.
15)De ki:’Size o (dünyevi zevkler)den daha hayırlı olan şeyleri haber vereyim mi?Allah’a karşı sorumluluk bilinci duyanlar için Rab’leri katında, mesken olarak içinden ırmaklar geçen hasbahçeler, temiz eşler ve Allah’ın güzel kabulü vardır.’ Ve Allah, kulları(ın kalplerin)deki her şeyi görür.
16)’Ey Rabbimiz!(Sana) inanıyoruz, bizi affet, günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından emin kıl’ diyenlerin: (DUA)
17)Zorluklara sabredenlerin ve sözlerini tutanların, (Rab’lerine) yürekten bağlı olanların, (servetlerini Allah yolunda) harcayanların ve bütün kalpleriyle af dileyenlerin.
18)Allah, (bizatihi Kendisi) ile melekler ve hak ve adaleti gözeten ilim sahipleri O’ndan başka tanrı olmadığına şahittir.O’ndan başka tanrı yoktur, Kudret ve Hikmet Sahibi(dir).
19)Allah nezdinde tek (hak) din, (insanın) O’na teslimiyetidir; daha önce vahiy verilenler, kıskançlıklarından dolayı, kendilerine (hakikat) bilgi(si) geldikten sonra (bu konuda) farklı görüşlere sarıldılar.Allah’ın mesajlarının doğruluğunu inkâr edenlere gelince;unutma, Allah hesap görmede hızlıdır.
NOT:13) Yani, bütün bu topluluklar, ilk başta Allah’ın birliği akidesini kabul etmişler ve kişinin kendini O’na teslim etmesini (orijinal adıyla İSLÂM) sahih dinin özü olarak görmüşlerdi. Onların sonraki ihtilâfları, mezhep/fırka saplantısının ve birbirini dışlamanın sonucudur.
21)Allah’ın mesajlarını inkâr edenlere, peygamberleri haksız yere öldürenlere ve adaleti emreden insanların canına kıyanlara gelince, onlara acıklı azabı bildir.
57) ama iman edip doğru ve yararlı işler yapanlara Allah mükâfatlarını tam olarak verecektir. Zira O, zalimleri sevmez.
59)Allah katında İsa’nın durumu Adem’in durumu gibidir, ki Allah onu topraktan yarattı ve sonra ‘Ol’ dedi; işte (insanoğlu böylece) oluverir.
67)İbrahim, ne bir ‘Yahudi’, ne de ‘Hristiyan’ idi, ama kendini Allah’a teslim ederek her türlü batıldan yüz çevirmiş biriydi; ve O’ndan başka bir şeye ilâhlık yakıştıranlardan değildi.
76)Ama (Allah), Kendisine karşı taahhütlerine sadık kalanlar(ın) ve Kendisine karşı sorumluluk bilinci duyanların farkındadır, ve Allah, Kendisine karşı sorumluluk bilinci taşıyanları sever.
NOT:59) Açıklama 2:not 19 dadır.
79)Allah’ın vahiy, sağlam muhakeme ve peygamberlik bağışladığı hiç kimsenin bundan sonra halkına, ‘Allah’ın yanı sıra bana da kulluk edin’ demesi düşünülemez; aksine, (onlara şöyle öğüt verir) :’ilâhi kelâmın bilgisini yayarak ve kendiniz (onu) derinlemesine inceleyerek Allah adamları olun!’
NOT:62) ‘Allah’ın adamı olmak’ ifadesi, kendisini, özellikle Rabbini tanımaya ve O’na itaat etmeye adayan kişiyi tanımlamaktadır.
83)Onlar Allah’a imandan başka bir itikat mı arıyorlar? Halbuki göklerde ve yeryüzünde olan her şey isteyerek veya istemeyerek O’na boyun eğer, çünkü her şey (sonunda) O’na dönecektir.
84)De ki: ‘Biz Allah’a; bize indirilene; İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakup’a ve o’nun neslinden gelenlere indirilene; Rableri tarafından Musa’ya, İsa’ya ve (diğer) tüm peygamberlere bahşedilene inanırız; onlar arasında hiçbir ayırım yapmayız,Ve kendimizi O’na teslim ederiz.’
85)Kim Allah’a teslimiyetten başka bir din ararsa, bu kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktır.
90)İmana erdikten sonra hakikati inkara kalkışanlar ve sonra hakikati reddetmede (daha büyük bir inatla) ısrar edenlere gelince, şüphesiz, onların (diğer günahlardan dolayı) tevbeleri kabul edilmeyecektir; işte onlar gerçek sapkınlardır.
92)(Size gelince ey müminler,) kendiniz için özenle ayırdığınız şeylerden başkaları için harcamadıkça ,gerçek erdeme ulaşmış olamazsınız; ve her ne harcarsanız kuşkusuz, Allah ondan tamamiyle haberdardır.
NOT:72) Müminlere, Allah’a imanlarının, kendilerini kardeşlerinin maddi ihtiyaçlarına karşı duyarlı hale getirmedikçe kâmil bir insan sayılamayacağı hatırlatmaktadır.
95)De ki: ‘Allah doğruyu söylemektedir.O halde, batıl olan her şeyden yüz çeviren ve Allah’ın yanı sıra hiçbir şeye ilâhlık yakıştırmayan İbrahim’in inanç sistemine uyun.’
96)Unutmayın, insanlık için inşa edilen ilk mabed, Bekke’dekiydi, bereketli ve bütün âlemler için bir rehber(lik kaynağı),
Not:75) Bekke = Mekke
97)apaçık işaretlerle dopdolu. (Orası) bir zamanlar İbrahim’in durduğu yer(dir); kim içine girerse huzur bulur. Bundan dolayı, mabedi haccetmek, gücü yeten bütün insanların Allah’a karşı yerine getirmek zorunda oldukları bir görevdir.Hakikati inkâr edenlere gelince, bilsinler ki, Allah, yarattığı alemlerden bağımsızdır, her bakımdan Kendine yeterlidir.
102) Siz ey imana ermiş olanlar! Derin bir duyarlılıkla Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve O’na kendinizi yürekten teslim etmeden önce ölümün sizi alt etmesine izin vermeyin.
104)ve belki içinizden iyi ve yararlı olana davet eden, doğru olanı emreden, eğri ve yanlıştan alıkoyan bir topluluk çıkar; nihai kurtuluşa erişecek kimseler, işte bunlar olacak.
109)Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’a aittir ve hepsi (asıl kaynağı olan) Allah’a döner.
110)Siz, insanlığın iyiliği için çıkarılmış hayırlı bir topluluksunuz; doğru olanı emreder, eğri olandan alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız. Eğer geçmiş vahyin mensupları, (bu tür bir) inanca ermiş olsalardı, bu kendi iyiliklerine olacaktı; (ama) içlerinden pek az inanan bulunsa da onların çoğu fasıktır.
NOT:82) Kuran’ın izleyicilerine yapılan bu vaad, onların ‘doğru olanı emreden, eğri olandan alıkoyan ve (gerçekten) Allah’a iman eden’ bir topluluk olmalarına ve bu vasıflarını sürdürmelerine bağlıdır ve tarihin gösterdiği gibi Müslümanlar her ne zaman inançları doğrultusunda yaşamayı terk ederlerse bu vaad geçerliliğini ister istemez kaybedecektir. (Bakınız 32: not:20)
113) (Ama) onların hepsi aynı değil.Geçmiş vahyin izleyicileri arasında, gece boyunca Allah’ın ayetlerini okuyan ve (O’nun huzurunda) secdeye kapanan dosdoğru insanlar da vardır.
114) Onlar, Allah’a ve Ahiret Günü’ne inanırlar; doğru olanı emreder, eğri olandan alıkoyarlar ve hayırlı işlerde birbirleriyle yarışırlar; işte bunlar dürüst ve erdemli kimselerdir.
134) onlar ki hem bolluk hem de darlık zamanında (Allah) yolunda harcarlar, öfkelerini kontrol altında tutarlar ve insanları affederler, çünkü Allah iyilik yapanları sever.
135) ve onlar, utanç verici bir iş yaptıkları veya kendi kendilerine (başka türlü) bir zulüm işledikleri zaman, Allah’ı anar ve günahlarının affı için yalvarırlar- zaten Allah’tan başka kim günahları affedebilir?- ve her ne (zulüm) işlemişlerse onda bilerek ısrar etmezler.
136)İşte bunlar, mükâfat olarak Rablerinden bağışlanma ve mesken olarak içinden ırmaklar akan hasbahçeler bulacaklar; gayret gösterenler için ne güzel bir mükâfat.
140)Eğer başınıza bir belâ gelirse, (bilin ki,) benzer bir belâya (başka) insanlar da uğramıştır; zira böyle (iyi ve kötü ) günleri insanlara sırayla paylaştırırız. (Bu), Allah’ın imana erenleri seçip ayırması ve aranızdan hakikate (hayatları ile) şahitlik yapanları seçmesi içindir- çünkü Allah, zalimleri asla sevmez-.
141)ve (aynı zamanda) Allah’ın imana erenleri her türlü boş ve yararsız şeylerden arındırması ve hakikati inkâr edenleri etkisiz hale getirmesi için.
142)Allah, (Kendi yolunda) üstün çaba gösterdiğinizi ve zorluklara karşı sabırlı olduğunuzu görmedikçe cennete girebileceğinizi mi sanıyorsunuz?
145)Hiç kimse, tayin edilmiş belli bir vadeden önce, Allah’ın izni olmadan ölmez.
Ve kim bu dünyanın nimetlerini arzularsa kendisine ondan vereceğiz; kim de ahiretin nimetlerini arzularsa ona da bunu vereceğiz; ve (Bize) şükredenleri mükâfatlandıracağız.
147) Onların tek söyledikleri şuydu:’Ey Rabbimiz, günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılıkları bağışla. Adımlarımızı sağlamlaştır ve hakikâti inkâr edenlere karşı bize yardım et.’ (DUA)
154)…..(Onlara) de ki: ‘Evlerinizde de kalmış olsaydınız , (içinizden) ölümü taktir edilmiş olanlar, devrilecekleri yere mutlaka çıkıp giderlerdi. Ve bu (başınıza gelenlerin tümü) , Allah’ın göğüslerinizde barındırdığınız her şeyi sınaması ve kalpleriniz için her türlü boş ve yararsız şeylerden arındırması içindir.Zira Allah, (insanların) kalplerindeki her şeyi bilir.
156)Siz ey imana ermiş olanlar! Uzak yerlere seyahate çık(tıkt)an veya savaşa katıl(dıktan sonra öl)en kardeşleri hakkında, ‘Bizimle kalmış olsalardı ölmeyeceklerdi’ veya ‘öldürülmemiş olacaklardı’ diyen, hakikati inkara şartlanmış kimseler gibi olmayın; zira Allah, bu tür düşünceleri onların kalplerinde acı bir pişmanlık kaynağı yapacaktır, çünkü hayat bağışlayan ve ölüme hükmeden yalnız Allah’tır. Allah, yaptığınız her şeyi görür.
159)Ve (ey Peygamber) senin izleyicilerine yumuşak davranman, Allah’ın rahmetinin bir eseriydi. Zira, eğer onlara karşı kırıcı ve sert olsaydın, doğrusu senden koparlardı.Artık onları bağışla ve affedilmeleri için dua et. Ve toplumu ilgilendiren her konuda onlarla müşavere et; sonra bir hareket tarzına karar verince de Allah’a güven. Zira Allah, O’na güven duyanları sever.
160)Allah size yardım ederse, hiç kimse sizinle baş edemez; ama ya O sizi terk ederse, kim size yardım edebilir? O halde müminler Allah’a güvensinler.
164) Allah, mesajlarını onlara iletmek, onları arındırmak ve onlara ilâhi kelâmı ve hikmeti öğretmek için içlerinden bir elçi çıkararak , müminlere lütufta bulunmuştur.Halbuki daha önce apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlardı.
169)Fakat, Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayın. Hayır, onlar diridir! Rızıkları, Rableri katındadır;
170)Allah’ın lütfuyla kendilerine bağışladığı (şehitlikten) övünç duyarlar. Ve arkada kalıp, henüz kendilerine katılmamış olan (kardeş)lerine bir korku ve üzüntü duymayacakları müjdesinde bulunmaktan zevk alırlar;
171)Onlar, Allah katından ulaşan bir lütfu, bir nimeti ve Allah’ın inananların hak ettiği ödülü zayi etmeyeceği (vaadini) müjdelemek isterler.
172)….İyilik yapmada sebat edenleri ve Allah’a karşı sorumluluklarının bilincinde olanları muhteşem bir karşılık bekliyor.
185) Her can ölümü tadacaktır.Böylece Kıyamet Günü (yapıp-ettiklerinizin) karşılığı size tam olarak ödenecektir; orada ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulacak olanlar, gerçek bir zafer kazanmış olacaklardır.Zira bu dünya hayatı(na düşkünlük) , aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.
186)Mallarınızla ve canlarınızla mutlaka sınanacaksınız.Ve doğrusu, hem sizden önce vahiy verilenlerden hem de Allah’tan başka varlıklara ilahlık yakıştıranlardan bir çok incitici söz işiteceksiniz.Ama eğer zorluklara sabırla katlanır ve O’na karşı sorumluluğunuzun bilincinde olursanız, bilin ki bu, azimle sarılacak bir iştir.
190)Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılışında ve gece ile gündüzün birbirini izlemesinde derin kavrayış sahipleri için alınacak dersler vardır.
191) Onlar ki, ayakta dururken, otururken ve uyumak için uzandıklarında Allah’ı anar,(ve) göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler: ‘Ey Rabbimiz! Sen bunları(n hiç birini) anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın! Bizi ateşin azabından koru.!’ (DUA)
192)Ey Rabbimiz, Kimi ateşe mahkum edersen, kuşkusuz onu (bu dünyada) alçaltmış olursun.Ve bu zalimler, hiçbir yardımcı da bulamazlar.’
193)’Ey Rabbimiz, (bizi) imana çağıran bir ses duyduk;’Rabbinize iman edin’ Ve böylece imana geldik.Ey Rabbimiz, günahlarımızdan ötürü bizi affet ve kötülüklerimizi sil; ve gerçek erdem sahipleri olarak canımızı al.’ (DUA)
194)’Ey Rabbimiz, Elçilerin vasıtasıyla vaad ettiğin şeyi bize bahşet ve Kıyamet Günü bizi mahçup etme. Şüphesiz, Sen sözünden asla caymazsın’ (DUA)
195)Ve Rab’leri onların dualarını şöyle cevaplar:
‘İster erkek, ister kadın olsun, (Benim yolumda) çaba gösterenlerden hiç kimsenin çabasını boşa çıkarmayacağım: (çünkü) hepiniz birbirinizin soyundan gelirsiniz.Zulüm ve kötülük diyarından kaçanlara, yurtlarından sürülenlere, Benim yolumda eziyet çekenlere ve (bu yolda) savaşıp öldürülenlere gelince; onların kötülüklerini mutlaka sileceğim ve onları, Allah’tan bir mükâfat olarak, içinden ırmaklar akan hasbahçelere sokacağım.Zira mükâfatların en güzeli, Allah katında olanıdır.

199)Doğrusu, geçmiş vahyin mensupları arasında (gerçekten) Allah’a iman edenler ve hem size hem de kendilerine indirilene inananlar vardır.Böyleleri, Allah’tan korkarlar, O’nun mesajlarını ufak bir kazanç için değiştirmezler.Onların mükâfatı, Rab’leri katındadır. Çünkü Allah , hesap görmede hızlıdır.
200)Siz ey imana ermiş olanlar! Zorluklara sabırla katlanın ve birbirinizle sabırda yarışın,(doğruyu/ yapılması gerekeni yapmaya) her zaman hazır olun ve Allah’a karşı sorumluluk bilinci duyun ki mutluluğa erebilesiniz.