85) ZÜ’L-CELÂLİ VE’L-İKRAM

ZÜ’L-CELÂLİ VE’L-İKRAM : Azamet sahibi , kullarına karşı ikram ve ihsan Sahibi
Yüce Allah’ın bu sıfatı , Allah ve Rahman isimleri gibi , O’ndan başkası için mecazen de olsa kullanılamayan isimdir.
‘’ İhtişam Sahibi ve Kerîm Rabbinin ismi ne yücedir.’’ (Rahmân 78)
‘’ama Kudret ve İhtişam Sahibi olan Rabbinizin Zâtı sonsuza dek kalıcıdır.’’ (Rahmân 27)

84) MALİKÜ’L MÜLK

MALİKÜ’L MÜLK : Mülkün sahibi
Allah’tan başka hiç kimsenin gerçek anlamda ve kendi başına ne gücü ,ne kuvveti , ne geçerli hüküm ve kanunu , ne otorite ve egemenliği ,ne izin ve ruhsat verme ,ne de kanun koyma yetkisi bulunmaktadır.O’nun ortaya koyduğu deliller de fıtrata seslendiği ve yaradılışın bağrından çıktığı için karşı konulmaz kesinliktedir.Buna göre; Yüce Allah’ın bu vasfı ; insan ,cin , meleklerden meydana gelen bütün akıl sahiplerinin , Allah’ın saltanat ve hakimiyetine büyük bir itaatle boyun eğdiklerini ifade ediyor.
Allah dilemezse insan ,değil küfür ve isyan etmek , bir an olsun varlık aleminde bile duramaz.Şu var ki , imtihan gereği kararlarında serbest bırakılır ki , davranışlarının sorumluluğunu yüklenebilsin.
‘’De ki : Ey mutlak egemenlik sahibi (mülkün gerçek sahibi) Allah’ım! Sen egemenliği dilediğine verirsin , dilediğinden alırsın ; dilediğini yüceltirsin ,dilediğini alçaltırsın. Bütün iyilikler Senin elindedir.Doğrusu Sen istediğini yapmaya kâdirsin.’’ (Âl-i imrân 26)

83) er-RAÛF

er-RAÛF : Şefkatli
Rahmet ; rahmet edilene iyiliğin , faydanın , hayrın dokunmasına sevk eden sevgi dolu acımadır. Raûf ise; kötülüğün dokunmasına , zarar görmesine , acı çekmesine mani olmaya sevk eden sevgi dolu acımadır. Rahmetin en şiddetlisi , daha ileri derecesi demektir.
Allah , derin rahmet ve bol yardım Sahibidir.
Korkak ve çekingen tavuk , Yüce Allah’ın tavuğun yüreğine koyduğu o engin şefkatle , yavrusunu kaptırmamak için ,aslana saldırarak kendisini feda etmektedir.
‘’….Sonra , bir kere daha ; acıması esirgemesiyle (Allah) onlara teveccüh etti .Çünkü O ,gerçekten onlara karşı çok merhametli ve çok şefkatlidir.’’ (Tevbe 117)
‘’ Ya Allah’ın fazlı ve rahmeti üzerinizde olmasaydı ; (ya) Allah çok acıyıp esirgeyen gerçek şefkat Sahibi olmasaydı!’’ (Nûr 20)
‘’ve onlara alçak gönülle ve acıyıp-esirgeyerek kol kanat geresin ; ve ‘’Ey Rabbim! diyesin , ‘’Onların beni küçükken sevgi ve şefkatle besleyip büyüttükleri gibi , Sen de onlara merhamet eyle’’ (İsrâ 24)
İnsan , gururunu bırakıp , ne denli acz içinde olduğunun bilincinde olmalı , kul olduğunu göstererek ‘’Allah bana yeter.O ne mükemmel bir vekildir(koruyucudur.)’’ demelidir.

82) el- AFÜVV

el- AFÜVV : Günahları affeden
İnsan olarak yaptığımız hata ,kusur ve günahtan uzak olmadığımız halde , Allah varlık sahasından silip atmamakta , hatta bunca isyan ve günahımıza rağmen , bize nimet ve lûtfunu devam ettirmektedir.Ancak , bu durum bizi hiçbir zaman aldatmamalı , O’nun rahmetine güvenip, bizi boş vermişliğe , ihmale sürüklememelidir. Yüce Allah’ın affı , aslında ,ahirette gerçekleşecek , inanıp yararlı ve doğru işler yapan kulları üzerinde olacaktır.Onların günahlarının üzerine af örtüsünü gererek , o günahları işlememiş gibi diğer mü’min kullarıyla Cennet’ine koyacaktır.

81) el- MÜNTAKİM

el- MÜNTAKİM : Suçluları cezalandıran
Allah’ın varlığını inkâr eden , yüceliğini hafife alan , kullarına zulmedenlere karşı Allah’ın azabı ve cezası çok şiddetlidir.Bu O’nun adaletinin bir gereğidir.Kendi adına olmasa bile , haksızlığa uğrayan mü’min kulları adına düşmanlarından intikam alması ve onları cezalandırması Allah’ın adaletinin gereğidir.Affa uğradıkça şımaran , kötülük ve zulüm yapmaktan zevk alan ve gittikçe daha çok haksızlık yapacak olanlara karşı affedici olmak , onların yaptığı fenalıklara ortak olmak ve teşvik etmek olur ki , Yüce Allah böyle bir zilletten uzaktır. ‘’(Ey Muhammed), senden önceki toplumlara da kendi içlerinden ve onlara hakikatin her türlü kanıtını getirmişlerdi ; ve sonra (müminleri zafere ulaştırmak suretiyle) , (kasden) kötülük işleyenlerden öcümüzü almıştık ; zaten inananlara yardım etmeyi üstümüzde bir sorumluluk olarak görmüştük.’’ (Rûm 47)

80) et-TEVVÂB

et-TEVVÂB : Kullarını tevbeye sevk eden , tevbeleri kabul eden
Yüce Allah , kullarını terk etmediği için , sırf tevbe etsinler diye , onları bir takım sıkıntılara , imtihanlara tâbi tutar.Tüm bunlar , insanların kendileri ve çevreleri için doğru yolu ve doğru davranışları bulmaları içindir.Allah öyle Tevvabtır ki, kullarını tekrar tekrar tevbe etmeleri için sebepler hazırlar.Bunun için onlara , ayetlerini açıklar, uyarılarda bulunur, kötülükten sakındırıcı emirlerini bildirir.Allah isterse bütün günahları affeder.
‘’De ki :’’(Allah şöyle buyuruyor: ‘’Ey kendilerine karşı haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin.Allah bütün günahları bağışlar ; çünkü O , çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.’’ (Zümer 53)
Fakat normal olarak , önce af sonra ihsan etmesi için tevbeyi şart koşmuştur. Çünkü , önemli olan , insanın dünya hayatında iken , kötülüklerden dönerek, zararını azaltarak, faydaları arttırarak, böylece Allah katında değerini yükseltmesidir.
‘’Şu kadar ki , pişman olup doğru yola dönen , inanıp dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyan kimseler bunun dışındadır ; bundan ötürü , (önceki) kötü hallerini Allah’ın iyi hallere dönüştürdüğü kimseler işte böyleleridir ; çünkü Allah çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır.
‘’ ……Doğrusu , Allah , pişmanlıkla kendine yönelenleri ve özlerini temiz tutanları sever. ‘’ (Bakara 222)

79) el- BERR

el- BERR : İyilik eden , vaadini yerine getiren
Yüce Allah , iyilikseverliğinin tecellisi olarak kullarına ; güzel ahlâklı olmayı , iyilik ve hayırda yardımlaşmayı , anne ve babaya iyilik etmeyi , insanlara yardım olarak verdiklerinde kötüsünden değil de , sevdikleri şeylerden vermeyi tavsiye etmiştir.
‘’Kim (Allah’ın huzuruna) iyi bir iş ve davranışla çıkarsa bu yaptığının on katını kazanacaktır; ama kim de kötü bir fiil ile çıkarsa onun aynısıyla cezalandırılacaktır ; ve kimseye haksızlık yapılmayacaktır.’’ (En’am 160)

78) el-MÜTEÂLÎ

el-MÜTEÂLÎ :İzzet , şeref ve hükümranlık bakımından en yüce
‘’O , yaratılmışların duyu ve tasavvurlarının ötesinde olanları da , onların görüp gözleyebildikleri şeyleri de , tam olarak bilmektedir.Büyük olan O’dur ; var olan veya olması mümkün olan her şeyin/herkesin üstünde ve ötesinde olan O.’’ (Ra’d 9)

77) el-VÂLÎ

el-VÂLÎ : Kâinata hakim olup onu yöneten
Yüce Allah , yaratıklarının idarelerini üstlenen , onlarda dilediği gibi tasarruf eden , üzerlerinde emir , kudret ve hükmünü icra eden ve tüm bunları rahmet ve inayet düsturlarına göre gerçekleştirendir.
‘’(hem) korkuyu, (hem de) umudu tattırmak için size şimşeği gösterip (yağmur) yüklü bulutları çağıran O’dur; gök gürlemesi O’nun sınırsız kudret ve yüceliğini övgüyle anmakta ; melekler de korku ve sakınma içinde bunu yapmaktalar.Ve O yıldırımları gönderip onlarla dilediğini çarpmaktadır. (Hal böyleyken) onlar yine de Allah hakkında tartışıp duruyorlar; hem de O’(nun) , kavranmaz ince ve derin plânını gerçekleştirmek için sınırsız bir kudrete sahip olduğu ortada olduğu halde.’’ (Ra’d 12-13)

76) el- BÂTIN

el- BÂTIN : Zatının görülmesi ve mahiyetinin bilinmesi gizli
İmam Gazâli’nin ifadesiyle ; ‘’Şanı Yüce Allah , duyu organlarının idraki ve hayal gücü ile aranacak olursa Bâtındır. Deliller yoluyla ve akıl hazinesiyle aranacak olursa Zahirdir.
Yüce Allah’ın varlığı her şeyden daha açıktır. Gözümüzün gördüğü her manzara , kulağımızın işittiği her name ,elimizin her tuttuğu , düşündüğümüz her konu , kısaca gerek içimizde gerekse dışımızda olan ve anlayıp sezebildiğimiz her şey O’nun varlığına , birliğine , çok üstün niteliklerine şahitlik ediyor.

75) ez-ZAHİR

ez-ZAHİR : Varlığı ve birliği apaçık ortada olan

74) el-ÂHİR

el-ÂHİR :Varlığının sonu olmayan , varlıkların göçmesinden sonra bâki olan.
Yüce Allah’ın zıt isimleri , ayrı ayrı değil birlikte anılmalıdır.
‘’ O evveldir ,âhirdir ,zahirdir, bâtındır’’ (Hadid 3)

73) el-EVVEL

el-EVVEL :Varlığının başlangıcı olmayan

72) el-MUAHHİR

el-MUAHHİR : Arkaya bırakan , geri koyan
Yüce Allah , bazen , kullarının çalışmalarının sonucunu , onların bekledikleri zamanda sonuçlandırmayıp , o anda bilemedikleri çeşitli hikmetlerden dolayı bunları erteler.Bu durumda kul ;’’ Ben bana düşen görevi yaptım.Bundan sonra Yüce Allah’ın taktir ettiği olacaktır’’ demelidir.
Vazife ve yükümlülüklerde öncelikleri belirleyen , görevleri önem derecesine göre sıraya koyan O’dur.Kul da , günlük yaşantısında yapacağı işlerde önce olması gereken ile , sonra olması gerekeni belirleyip , hayatını ona göre düzenlemelidir.

71) el-MUKADDİM

el-MUKADDİM : Öne alan, öne geçiren

70) el-MUKTEDİR

el-MUKTEDİR :Her şeye gücü yeten kudretli
Bu isim Kâdir ismiyle aynı kökten gelir.Muktedirin mastarı olan ‘’iktidar’’ (kudrete göre) daha büyük bir anlama sahiptir.Kâdir olduğu fiili yapmak suretiyle kudretini açığa çıkarandır.
‘’Firavun halkına (da) kesinlikle bu tür uyarılar gelmişti; onlar Bizim bütün mesajlarımızı yalanlamışlardı.Bunun üzerine , sadece her şeyin belirleyicisi olan Kudret Sahibinin hesap soracağı şekilde onlara hesap sorduk.’’ (Kamer 41-42)

69) el-KÂDİR

el-KÂDİR : Her şeye gücü yeten kudretli
Allah’ın kâdir olması demek ; her şeyi ölçüp biçmesi , önceden zamanını belirlemesi ,belirlenen o şeyin belirlendiği şekilde olmasıdır.
‘’İnsan neden yaratıldığına bir baksın .O , spermalı bir sıvıdan yaratılmıştır.(erkeğin) beli ile (kadının) leğen kemiği arasından çıkan. Elbette O , (insanı yoktan var eden ) onu yeniden (hayata) döndürmeye de kâdirdir.’’ (Târık 5-8)

68) es-SAMED

es-SAMED :Başkasına asla muhtaç olmayan
Bütün varlıklar O’na muhtaçtır. Ama O , hiçbir varlığa muhtaç değildir.Yüce Allah , insanları kime muhtaç etmişse ve onların ihtiyaçlarını kimin vasıtasıyla bitirmişse , bu isminden bir tecelli ile ona ikram etmiş demektir.
‘’De ki : hayat veren ve hiçbir şeye muhtaç olmayan O dururken göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allah’tan başka birini mi dost edineceğim?....’’ (En’am 14)

67) el-VÂHİD

el-VÂHİD : Bölünüp parçalanmayan tek , benzeri olmayan tek
Yüce Allah’ın hiçbir sıfatının benzeri başkasında bulunmaz. Yaratıklarında bilhassa insanlarda O’nun sıfatlarının benzerleri değil , ancak izleri ve tecellileri vardır ki , onlardan Allah’ın yüce sıfatları sezilir ve iman edilir.
‘’ oysa ,( anlamıyorlar ki,) göklerde ve yerde Allah’tan başka tanrılar olsaydı, bu iki âlem de kargaşalık içinde yıkılıp giderdi…..’’ (Enbiyâ 22)

66) el-MÂCİD

el-MÂCİD : Şanı yüce , sıfat ve fiilleri güzel, çok cömert