6 / EN'ÂM SÛRESİ

RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA

12)De ki:’Kime aittir göklerde ve yerde olan her şey?’ De ki:’Rahmeti ve şefkati kendisine ilke edinen Allah’a’
O, (varlığı) her türlü şüphenin üstünde olan Kıyamet Günü hepinizi bir araya mutlaka toplayacaktır; ama kendilerine yazık edenler ( var ya) , işte (O’na) inanmayı reddedenler onlardır.
NOT:’ Allah kendisine ilke edinmiştir’ ibaresi Kur’an da yalnızca iki yerde geçmektedir.Burada ve bu surenin 54. ayetinde. Bu ibare, Allah’ın rahmeti ile bağlantılı olarak kullanılmıştır, ve diğer ilahi vasıflarından hiç biri bu şekilde tanımlanmamıştır.
(7:156) da, ‘Benim rahmetim her şeyi kuşatır’. Hz. Peygamber’e göre; Allah Kendisi hakkında ‘Benim Rahmetim Gazabımı aşar’ buyurmuştur.
32)Bu dünya hayatı, bir oyundan-eğlenceden ve geçici bir zevkten başka bir şey değildir; ama Ahiret Hayatı, Allah’a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar için çok daha güzeldir.Öyleyse aklınızı kullanmaz mısınız?
38)halbuki yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadı ile uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi (Allah’ın) mahlûku olmasın.Biz , buyruğumuzda tek bir şeyi bile ihmal etmedik.
Ve bir kez daha (belirtelim); onlar(ın tümü) Rableri huzurunda toplanacaklardır.

42)Biz, senden önceki toplumlara da mesajlarımızı gönderdik (ey Peygamber),ve onları sıkıntı ve zorluklara uğrattık ki , tevazu ile boyun eğsinler.
43)Ama tarafımızdan taktir edilen bir sıkıntıya uğratıldıkları zaman tevazu göstermediler, tersine kalplerinin katılığı arttı, çünkü Şeytan bütün yaptıklarını onlara güzel gösterdi.
44) Sonra, kendilerine yapılan uyarıları gözardı ettiklerinde, bütün (güzel) şeylerin kapılarını onlara ardına kadar açtık ve kendilerine bağışlanan şeylerden zevk alarak yararlanmaya devam ederlerken,onları apansız yakaladık; işte o anda bütün ümitlerini kaybettiler;
48)Biz, elçileri(mizi) yalnızca müjdeci ve uyarıcı olarak göndeririz; bu nedenle, iman edip doğru ve yararlı işler yapanlar ne korkacak ne de üzüleceklerdir.
52) O halde, Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O’na yalvaranlar(ın hiç birini) yanından kovma…..
NOT:41) Bu pasaj öncelikle Hz.Peygamber’e hitap etmesine rağmen, bu pasajda seslendirilen öğüt, Kur’an’ın bütün takipçilerine yöneliktir. Bu müminler, Allah’a inanan hiçbir kimseyi – ki ,o insanların inançları Kur’an’ın taleplerine tam olarak cevap vermese bile – kovmamak, ve , Kur’an öğretilerini sabırla açıklayarak onlara yardım etmeye çalışmakla emrolunmuşlardır.
54) Mesajlarımıza inananlar sana geldiklerinde de ki: ‘Size selâm olsun! Rabbiniz rahmet ve merhameti Kendisine ilke edinmiştir, böylece sizden biri bilgisizlikten dolayı kötü bir fiil işler ve sonra tevbe edip, dürüst ve erdemlice bir hayat yaşarsa O’(nun) çok affedici ve rahmet kaynağı ( olduğunu görecek)tir.
60)O’dur sizi geceleyin ölü (gibi) yapan ve gündüzün ne yaptığınızı bilen. O, sizi (Kendisi tarafından) tesbit edilen ömrü tamamlamak üzere her gün hayata geri döndürür.En sonunda O’na döndürüleceksiniz; ve o zaman (hayatta) yaptığınız bütün şeyleri size gösterecektir.
61)Yalnız O’dur kulları üzerinde hüküm sahibi olan.Ve O, birinize ölüm yaklaştığında elçilerimiz onun canını alıncaya kadar, sizi gözlemek için semavi güçler gönderir; ve bu güçler (hiç kimseyi) atlatmazlar.
62)O (ölmüş ola)nlar, bunun üzerine Allah’ın, gerçek Yüce Efendiler’inin huzuruna getirilirler.Doğrusu, nihai hüküm yalnız O’nundur; ve O, hesap görenlerin en hızlısıdır.
67)(Allah’tan gelen) her haber belli bir süreç içinde gerçekleşir; ve siz zaman içinde (hakikati) anlayacaksınız.
68)Şimdi, mesajlarımız hakkında ileri geri konuşan kimselere rastladığın zaman, bu kimseler başka konulara geçinceye kadar, onlardan uzak dur; ve eğer Şeytan sana (yapman gerekeni) unutturursa, hiç değilse, hatırladıktan sonra, artık açıkça zulmeden böyle bir topluluğun içinde yer alma.
82)’İmana ermiş olan ve zulüm işleyerek imanlarını karartmayanlar, işte onlardır güven içinde olacak olanlar, çünkü doğru yolu bulanlar onlardır.’dedi.
92)(Ve) bu da, bütün kentlerin atasını ve çevresinde oturan herkesi uyarman için, yücelerden indirdiğimiz bir ilâhi kelâmdır, kutlu, (geçmiş vahiylerden) bugüne kalmış (doğru adına) ne varsa tümünü doğrulayan.Öteki dünyanın varlığına inananlar bu (uyarıya) da inanırlar; namazlarında dikkatli ve devamlı olanlar da işte onlardır.
NOT:74)Bütün kentlerin atası Mekke’yi ; çevresinde oturanlar da , bütün insanlığı ifade eder.
95)Kuşkusuz Allah, tohumu ve meyve çekirdeğini çatlatarak ölüden diriyi meydana getirendir, ve diriden de ölüyü çıkaran.İşte budur Allah; ve akıllarınız hâlâ nasıl da tersyüz oluyor.
96)Tan yerini ağartan(dır O); geceyi sükûnet(in kaynağı) yapan ve güneş ile ayı tesbit edilen yörüngelerinde hareket ettiren (O’dur): Bu(nların tümü) her şeyi bilen Sonsuz Kudret Sahibi’nin iradesi ile tayin edilmiştir.
97)Karanın ve denizin zifiri karanlığında onlara bakıp yolunuzu bulabilesiniz diye yıldızları sizin için var eden O’dur.Gerçek şu ki, Biz bu mesajları kavrama yeteneği olan insanlara açık ve anlaşılır kılıyoruz.
98)Bir canlıdan sizi(n hepinizi) var den O’dur, ve O (sizin her biriniz için yeryüzünde) bir vade ve (ölümden sonra) bir dinlenme yeri (tayin etmiştir). Biz bu mesajları hakikati kavrayabilecek insanlar için açık ve anlaşılır kılmaktayız.
99)O, gökten suları indirendir; işte Biz bu yolla her türlü canlı bitkiyi yetiştirdik ve bundan çimenleri yeşerttik. Yine bundan birbirine yapışık büyüyen tahıl tanelerini yetiştiririz; ve hurma ağacının tomurcuğundan sık salkımlı hurmalar, asma bahçeleri ve zeytin ağacı ve nar;(hepsi) birbirine çok benzeyen ve (hepsi) birbirinden çok farklı.Mahsul verdiği ve olgunlaştığı zaman onların meyvesine bakın!Şüphesiz bütün bunlarda inanacak insanlar için mesajlar vardır.
101)Göklerin ve yerin ilk var edicisidir!........
104)Şimdi Rabbi’nizden size (bu ilahî kelâm yoluyla) anlama ve kavrama araçları verilmiştir.O halde, kim görmek isterse kendi lehine, ve kim de körlüğü tercih ederse kendi aleyhine davranmış olur.Ve (kalbi katılaşmış olanlara de ki) ‘ben sizin bekçiniz değilim’.
105)Böylece Biz mesajlarımızı çok yönlü olarak dile getiriyoruz ki’ Sen(bütün bunlardan)iyi ders almışsın’ diyebilsinler ve mesajları, onları kavrama yeteneğine sahip insanlara açıklayabilelim.
NOT:90) ‘Sen (bütün bunlardan) iyi ders almışsın’ yani, Allah’ın mesajlarını iyi öğrenmişsin.
112)Ve işte böylece, Biz, hem insanlar hem de görünmez varlıklar içinden zihin çelmeyi amaçlayan yaldızlı/parlak yarı-hakikatleri birbirlerine fısıldayan şeytanî güçleri her peygambere düşman kıldık.Ama Rabbin dilemedikçe onlar bunu yapamazlardı, o halde onlardan ve onların mesnedsiz hayallerinden uzak durun.
118)Öyleyse , üzerinde Allah’ın adının anıldığı şeylerden yiyin, eğer O’nun mesajlarına gerçekten inanıyorsanız.
125)Allah kimi doğru yola ulaştırmak isterse, kalbini (O’na) teslim olma arzusuyla genişletir; kimin de sapmasına izin verirse onun kalbini daraltır ve sıkıştırır, adeta göklere tırmanıyormuş gibi, böylece Allah, inanmayanları dehşete düşürür.
131)Gerçek şu ki, bir toplumun fertleri (doğru ile eğrinin anlamından) habersiz olduğu sürece, Rabbin o toplumu yaptığı yanlışlıklardan dolayı asla yok etmez;
NOT:114)Sonsuza kadar sürecek olan cennet nimetlerinin tersine,günahkarların öteki dünyadaki azabı ,Allah’ın rahmetinden dolayı sınırlı kalacaktır.(40 :12 not:10)
132) zira herkes, ancak (kasıtlı) eylemlerinden dolayı yargılanacaktır; ve Rabbin , onların yaptıklarından habersiz değildir.
141)………Olgunlaştığında onların meyvelerinden yiyin ve (yoksullara) mahsulün toplandığı gün haklarını verin.Ve Allah’ın nimetlerini israf etmeyin.Kuşkusuz O müsrifleri sevmez.
149)De ki: ‘Öyleyse (bilin ki) yalnız Allah katındadır (her hakikatin) kesin delili; O eğer dileseydi tümünüzü doğru yola yöneltirdi.’
NOT:143) Bir taraftan Allah’ın geleceği bilmesi (ve bu nedenle gelecekte olacakların kaçınılmazlığı) ile diğer taraftan insanın serbest iradesi – görünüşte birbirleriyle çelişen iki durum gibiyse de – arasındaki gerçek ilişki, insan kavrayışının ötesinde, insanı aşan bir konudur. Ama ikisi de Allah tarafından konulduğuna göre mutlaka doğrudur.Şöyle ki; bizatihî ’ Allah’ kavramı, O’nun sonsuz ilim sahibi olmasını öngörür.Ahlâk ve ahlâki sorumluluk kavramları ise insanın serbest iradesinin doğal bir sonucudur.Eğer Allah dileseydi, her insan dürüst ve erdemli bir hayat sürmek zorunda kalırdı, ama bu durum , insanı serbest iradesinden yoksun kılar ve ahlakî sorumluluk söz konusu olmazdı.
151) De ki: ‘Gelin , Allah’ın (gerçekten) neyi yasakladığını size anlatayım:
O’ndan başka şeylere asla ilâhlık yakıştırmayın; anne-babanıza iyilik yapın (ve onlara karşı saygısızlıkta bulunmayın); ve çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin; (çünkü) sizin de, onların da rızıklarını sağlayacak olan Biziz, açık veya gizli hiçbir utanç verici fiil işlemeyin; ve adalet(i ifa etmek) dışında Allah’ın kutsal saydığı insan hayatına kıymayın; Allah bunu size emretti ki aklınızı kullanabilesiniz;

NOT:148) Adaleti ifa etmek dışında ifadesi; kanuni bir cezanın yerine getirilmesine veya adil yani, savunmaya yönelik- bir savaşta öldürmeye veya meşru bireysel savunmaya işaret eder.
152)ve rüşd yaşına erişmeden önce yetimin mal varlığına –onun iyiliği için olmadıkça-dokunmayın. (Bütün alışverişlerinizde) ölçü ve tartıya tam olarak, adaletle uyun; (Biz) hiçbir insana taşıyabileceğinden daha fazla yük yüklemeyiz; ve bir görüş belirttiğinizde, yakın akrabanıza (karşı) olsa da,adil olun.Allah’a karşı taahhütlerinize (daima) riayet edin, bunu Allah size emretti ki ders alabilesiniz.
NOT:153) (2: not:19) ‘Allah’a karşı taahhüt’ ifadesi, insanın kendisine yaratılıştan verilen aklî ve maddi nimetleri Allah’ın istediği şekilde kullanması yolundaki ahlakî sorumluluğa işaret eder.Bu sorumluluğun üstlenilmesi, akıl melekesinden kaynaklanır ki, bu meleke, doğru kullanıldığında, insanı kendi davranışları ile ilgili olarak Allah’ın iradesini tedricen kavramaya yöneltir.
153)Ve (bilin ki) bu, dosdoğru Bana yönelen bir yoldur.Öyleyse bunu izleyin ve diğer yollardan gitmeyin ki sizi O’nun yolundan saptırmasınlar. Allah (bütün) bunları size emretti ki , O’na karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız.
158)………(Ama) Rabbi’nin (kesin) işaretlerinin ortaya çıkacağı Gün iman etmenin, daha önce inanmamış yahut inandığı halde bir hayır yapmamış olan kimseye hiçbir yararı olmaz.
NOT:160) İyi işler yapmaya yol açmayan iman, burada hiç iman sahibi olmamakla eş değerde tutulmaktadır.
159)İnançlarının bütünlüğünü bozarak gruplara, fırkalara ayrılanlara gelince; onlar için yapabileceğin bir şey yoktur.Unutma, onların işi Allah’a kalmıştır; ve zamanı geldiğinde Allah onlara vaktiyle yaptıklarını gösterecektir.
NOT:161) Bu ayet, insanların, karşılıklı olarak yalnız kendilerinin Kur’an öğretisinin ‘tek gerçek temsilcileri’ oldukları şeklindeki hoşgörüsüz iddialarından doğan bütün gruplaşmaların kınanmasını ifade eder. (Bakınız 30:32)
160)Kim (Allah’ın huzuruna) iyi bir iş ve davranışla çıkarsa, bu yaptığının on katını kazanacaktır; ama kim de kötü bir fiille çıkarsa onun aynısıyla cezalandırılacaktır; ve kimseye haksızlık yapılmayacaktır.
162)De ki:’Benim, namazım, (bütün) ibadetlerim, hayatım ve ölümüm (yalnızca) bütün alemlerin Rabbi olan Allah içindir. ( DUA)
164)……İnsanların işlediği (kötü) fiiller sadece kendilerini ilgilendirir ve sorumluluk taşıyan hiç kimseye başkasının sorumluluğu yüklenmez…..
165)Zira O sizi dünyaya mirasçı yapmış ve bazınızı diğerlerinize derecelerle üstün kılmıştır ki, bahşettiği şeyler aracılığı ile sizi sınayabilsin………
NOT:166)Yani, karakter, güç, bilgi,sosyal statü, servet vb. aracılığı ile.

5 / MÂİDE SÛRESİ

RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA

1)Siz ey imana ermiş olanlar! Andlaşmalarınıza sadık olun……..
NOT:1)Andlaşmalar üç türlüdür.
a)İnsan ile Allah arasındaki adlaşmalar, (yani , insanın Allah’a karşı yükümlülükleri)
b)İnsan ile kendi ruhu arasındaki andlaşmalar,
c) Birey ile (toplumun) diğer bireyleri arasındaki andlaşmalar
Böylece, insanın tüm ahlâki ve sosyal sorumluluk alanı kapsanmış olmaktadır.
2)……erdemi ve ilâhi sorumluluk bilincini geliştirmede birbirinizle yardımlaşın,kötülüğü ve düşmanlığı arttırmada değil……
3)Ölü eti, kan ve domuz eti ve üstünde Allah’tan başkasının adının anıldığı hayvanlar ve boğulan, dövülerek öldürülen veya düşerek ölen veya derisi yüzülerek öldürülen veya vahşi bir hayvan tarafından parçalanan hayvanlar, canlı iken (bizzat) kestikleriniz hariç, size yasaklanmıştır ve putperest sunaklarında kesilenler (de yasaktır).
Kehanet yoluyla gelecekte sizi neyin beklediğini öğrenmeye çalışmanız da (yasaklanmıştır).Bu günahkârca bir davranıştır. Bugün hakikati inkâra şartlanmış olanlar ,sizin dininiz(i terk edeceğiniz)den artık ümitlerini tamamen kestiler.Öyleyse, onlardan korkmayın, yalnız Benden korkun.
Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim, nimetlerimin tamamını size bahşettim ve Bana teslimiyetinizi sizin dininiz olarak belirledim.
Günaha eğiliminden değil de, hayati bir zaruret sonucu (yasak şeylere) sürüklenenlere gelince, bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.
NOT:10) Kur’an mesajını noktalayan ayettir.Bu ayetten sonra başka hiçbir buyruk inmemiştir.İnsanın, Allah’a kendini teslim etmesi (İslâm), gerçek dinin temeli olarak kabul edilmiştir.Bu teslimiyet, sadece Allah’a inanmakla değil,ama aynı zamanda Yüce Allah’ın emirlerine itaat etmekle tam ifadesini bulur.
Bakınız (22: not:94)
4)Kendilerine neyin helâl kılındığını sana soracaklar.De ki: ‘Hayatın bütün güzel şeyleri size helâldir’……..
NOT:12) Kur’an, sadece fiziksel, ahlâki ve sosyal olarak zararlı olan şeyleri veya eylemleri yasaklar.
6)Siz ey imana ermiş olanlar! Namaz kılacağınız zaman yüzünüzü, ellerinizi ve dirseklere kadar kollarınızı yıkayın ve (ıslak) ellerinizi başınızın üzerine hafifçe sürün ve bileklere kadar ayaklarınızı (yıkayın).Eğer boy abdestini gerektiren bir halde iseniz kendinizi temizleyin.Ama eğer hasta iseniz yahut seyahatteyseniz yahut tabii ihtiyacınızı gidermişseniz yahut bir kadınla birlikte olmuşsanız ve su bulamıyorsanız , o zaman , temiz toprağa ellerinizi sürün ve onunla yüzünüzü ve kollarınızı hafifçe ovun. Allah sizi zora koşmak istemez; ama sizi tertemiz kılmak ve nimetlerinin tamamını size bahşetmek ister ki şükredenlerden olasınız.
7)(Daima) hatırlayın, Allah’ın size bahşettiği nimetleri ve ‘Duyduk ve itaat ettik’ dediğinizde Allah’a karşı altına girdiğiniz kesin taahhüdü.O halde, Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, şüphe yok ki Allah, (insanların) kalpler(in)de olanı kesinlikle bilir.
8) Siz ey imana ermiş olanlar! İnsaf ile hakikate şahitlik yaparak Allah’a bağlılığınızda sıkı durun; ve herhangi bir kimseye karşı nefretiniz, sizi adaletten sapma günahına itmesin.Adil olun, bu, Allah’a karşı sorumluluk bilinci duymaya en yakın olan (davranış)tır.Ve Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, şüphe yok ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
9)Allah, imana eren ve iyi işler yapanlara günahlarının bağışlanacağını ve büyük bir mükâfatın onların olacağ(ını) vaad etmiştir.
15)…Şimdi Allah’tan size bir ışık ve apaçık bir ilâhi kelâm ulaşmıştır.
16) ki onunla Allah, kendi rızasını arayan herkese kurtuluşa götüren yolları gösterir, Rahmetiyle onları karanlığın derinliklerinden aydınlığa çıkarır ve dosdoğru bir yola yöneltir.
NOT: Kasdedilen Kuran-ı Kerimdir.
19)Ey Kitab-ı Mukaddes’in izleyicileri! Hiçbir peygamberin gelmediği uzun bir aradan sonra, size (hakikati) bildiren bu Elçimiz gönderildi ki’Bize ne bir müjdeci, ne de uyarıcı gelmedi’ demeyesiniz, işte size bir müjdeci ve uyarıcı geldi, çünkü Allah dilediğini yapmaya kâdirdir.
29)(Beni öldürürsen), dilerim, hem kendi günah(lar)ını, hem de benim günahlarımı(n yükünü) yüklenir ve böylece cehennemin yolunu tutarsın.
NOT:36)Eğer bir kimse, doğrudan veya dolaylı olarak kendi günahından doğmayan bir şiddet eylemi sonunda ölürse, önceki günahları af edilir.(sebebi , eğer yaşamasına izin verilseydi edebileceği tevbeye vakit bulamamasıdır.)
32)Bu yüzden Biz İsrailoğulları’na bildirdik ki,-cinayetin ve yeryüzünde fesadı yayma(nın cezası) olarak işlenmesi dışında- eğer bir kimse bir insanı öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibidir; ve bir kimse bir hayat kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibi olur……….
35)Siz ey imana ermiş olanlar! Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun , O’na daha yakın olmaya çalışın ve Allah yolunda gayret gösterin ki, mutluluğa erişebilesiniz.
45)Ve onlar için (Tevrat’ta) hükmettik: cana can, göze göz, dişe diş, kulağa kulak, buruna burun ve yaralanmalarda (benzer) bir karşılık; ama kim hayır için ondan vazgeçerse, bu geçmiş günahlarının bir kısmına kefaret olacaktır.Allah’ın vahyettiğine göre hüküm vermeyenler, işte onlar zalimlerdir.
46)Biz, Meryem oğlu İsa’yı, o (geçmiş peygamber)lerin izleri üzerinde Tevrat’tan (o güne) kalanın doğruluğunu tasdik edici olarak gönderdik.Biz, o’na, Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyanlara bir rehber ve bir öğüt olarak Tevrat’tan (o güne) kalanı tasdik eden, içinde rehberlik ve aydınlık bulunan İncil’i verdik.
48)Ve sana (ey Peygamber), hakikati ortaya koyan bu ilâhi kelâmı, geçmiş vahiylerden (bu güne) kalanı tasdik edici ve içinde hangi doğruların bulunduğunu belirleyici olarak indirdik. Öyleyse, (ey Peygamber), geçmiş vahyin izleyicileri arasında Allah’ın indirdiklerine uygun olarak hüküm ver ve sana gelmiş olan hakikati terk ederek onların mesnedsiz görüşlerine uyma.
Biz, her biriniz için (farklı) bir sistem ve (farklı) bir hayat tarzı belirledik.Eğer Allah dileseydi, hepinizi bir tek topluluk yapardı; ama indirdikleri aracılığı ile sizi sınamak için (başka türlü diledi).O halde hayır işlerinde yarışın! Hepinizin dönüşü Allah’adır; o zaman Allah , ayrılığa düştüğünüz şeyleri size gösterecektir.
NOT:64)Burada Kur’an, geçmiş kitaplarda neyin gerçek neyin gerçek dışı olduğuna karar vermenin belirleyici ölçüsü olarak tanımlamak için kullanılmıştır.
NOT:66)’Her biriniz için’ ifadesi, insanlığı oluşturan çeşitli toplumları anlatır.Peygamberler tarafından tesis edilen belli bir hukuk sistemi (şeri’a) ve tavsiye edilen hayat biçimi , zamanın ihtiyaçlarına ve her toplumun kültürel gelişmesine bağlı olarak değişir.İşte bu ‘çoklukta birlik’ Kuran’da sıkça vurgulanmıştır. (21:92-939, (23:52). Öğretilerinin evrensel geçerliliği ve metinsel değişmezliği ile Hz.Peygamber Muhammed (s.a.v), peygamberlerin sonuncusu olması gerçeği nedeniyle, Kur’an, bütün vahiylerin zirvesini temsil eder ve ruhi/manevi tatminin en son, en mükemmel yolunu ortaya koyar.Ancak Kur’an mesajının bu benzersizliği, önceki inançların mensuplarını Allah’ın rahmetine ulaşmaktan alıkoymaz; çünkü, Kur’an’ın sıkça işaret ettiği gibi –onlar arasından Tek Allah’a ve Hesap Günü’ne (yani bireyin ahlâki sorumluluğuna) katıksız biçimde inananlar ve erdemlice bir hayat yaşayanlar, ‘ne korkacak ne de üzüleceklerdir’.(5:69)
NOT:68)Müslim ve gayrimüslim herkese,dini uygulamalardaki farklılıkların, onları karşılıklı düşmanlığa sürüklemek yerine’ hayırlı işlerinde birbiriyle yarışma’ya yönelmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
51)Siz ey imana ermiş olanlar! Yahudiler’i ve Hristiyanlar’ı dost edinmeyin.Onlar yalnızca birbirlerinin dostlarıdır. Ve hanginiz onları dost edinirse kesinlikle onlardan olur. Bilin ki Allah böyle zalimlere doğru yolu göstermez.
NOT:72-73)Bu iki toplumun her biri gerçek dostluğu yalnızca kendi mensupları için –yani, Yahudiler Yahudiler için ve Hristiyanlar da Hristiyanlar için – kabul ederler.Bu nedenle, Kuran’a tabi olanlara gerçek bir dostlukla yaklaşmaları beklenemez.
Gayrimüslimler ile ’ahlâki dostluğ’un yasaklanması, Müslümanlara karşı iyi niyetli olanlarıyla kurulan normal dostça ilişkilere karşı bir anlam taşımaz.
55)Unutmayın ki, sizin yardımcılarınız sadece Allah ve Elçi’si ve imana erenler olacaktır; (yani) namazlarında devamlı ve dikkatli olanlar, arındırıcı (mali) yükümlülüklerini (zekât) yerine getirenler ve (Allah’ın karşısında) boyun eğenler.
60) De ki, ‘Allah katında bunlardan daha şiddetli bir cezayı hak edenleri size söyleyeyim mi? Onlar, Allah’ın lânetledikleridir, onlar Allah’ın gazab ettikleridir ve şeytani güçlere taptıkları için Allah’ın maymuna ve domuza çevirdikleridir. Bunlar durumu en kötü olanlar ve doğru yoldan (alaya alıcılardan) daha da fazla sapanlardır.
NOT:77-78) Müminleri küçümseyenlerden, alaya alanlardan daha da kötü durumda olan günahkârlar, münafıklardır (ikiyüzlülerdir).Bunların, maymun gibi ne yapacakları önceden tahmin edilemez ve domuzlar gibi şehvet kurbanı olurlar.
69) çünkü, (bu ilâhi kelâma) iman edenler ve Yahudi itikadına uyanlar ile Sabiler ve Hristiyanlar’dan –Allah’a ve Ahiret Günü’ne inanıp, doğru ve yararlı fiillerde bulunanlar – ne korkacak, ne de üzüleceklerdir.
82)Bütün insanlar içinde (bu ilâhi kelâma) inananlara en çok düşmanlık yapanların Yahudiler ve Allah’tan başkasına ilahlık yakıştırmaya şartlanmış olanlar olduğunu kesinlikle göreceksin; ve bütün insanlar içinde (bu ilâhi kelâma) en çok şefkat gösterenlerin ise ‘Biz Hristiyanız’ diyenler olduğunu göreceksin; böyledir, çünkü onlar arasında öyle keşişler ve rahipler var ki, bunlar kibre kapılmamışlardır.
83)Onların, bu Elçi’ye indirileni anlamaya başladıkları zaman gözlerinden yaşlar boşaldığını görürsün, çünkü ondaki hakikatin bir kısmını tanırlar; (ve) ‘Ey Rabbimiz’ derler, ‘Biz inanıyoruz, öyleyse bizi hakikate şahitlik yapanlar ile bir tut’. (DUA)
NOT:98) Onlar ifadesi ile, Hristiyanlar kasdedilmektedir.
87)Siz ey imana ermiş olanlar! Allah’ın size helâl kıldığı hayatın güzelliklerinden kendinizi yoksun bırakmayın, ama hakkın sınırlarını da aşmayın.Allah sınırları aşanları asla sevmez.
88)O halde, Allah’ın rızık olarak size bağışladığı meşru güzelliklerden yararlanın ve iman ettiğiniz Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun.
89)Allah, düşünmeden ağzınızdan kaçırıverdiğiniz yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutmaz, ama bilerek ve isteyerek yaptığınız yeminlerden sorumlu tutacaktır.Böylece, yemininizi bozma karşılığında, on yoksulu kendi ailenize yedirdiğinizin hemen hemen aynısı ile beslemeniz veya onları giydirmeniz veya bir insanı özgürlüğüne kavuşturmanız gerekir; buna imkanı olmayan ise (onun yerine) üç gün oruç tutacaktır.Her ne zaman yemin eder ( ve onu bozar)sanız yeminlerinizin kefareti işte bu olacaktır.Öyleyse yeminlerinize sadık olun! Allah mesajlarını size böylece açıklar ki, şükredici olasınız.
90)Siz ey imana ermiş olanlar! Sarhoşluk veren şeyler, şans oyunları, putperestçe uygulamalar ve gelecek hakkında kehanette bulunmak, Şeytan işi iğrenç kötülüklerden başka bir şey
değildir.O halde onlardan kaçının ki, mutluluğa eresiniz.
91)Şeytan, sarhoşluk verici şeyler ve şans oyunları ile sadece aranıza düşmanlık ve nefret sokmaya ve sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymaya çalışır.O halde, (artık) vazgeçmeyecek misiniz?
NOT:105) Sarhoşluk veren maddeler ile ilgili yasaklama, sadece alkollü içecekleri değil, aynı zamanda benzer etki yapan ilaçları da kapsar.Bu genel yasağın tek istisnası, zaruri ihtiyaç hallerinde doğar.(3. ayette geçmektedir)Bu da, hastalığın veya bir bedensel yaranın uyuşturucu ilaçları veya alkolü gerekli ve kaçınılmaz kıldığı hallerdir.
92) Öyleyse Allah’a ve Elçisi’ne itaat edin ve (kötülüklere karşı) her zaman hazırlıklı olun……
93)İmana ermiş olup, doğru ve yararlı işler yapanlar, Allah’a karşı sorumluluk bilinci duydukları ve (gerçekten) inanıp doğru ve yararlı işler yaptıkları sürece her istediklerinden serbestçe yararlanabilirler,yeter ki Allah’a karşı sorumluluk bilinci duymaya ve iman etmeye devam etsinler ve Allah’a karşı sorumluluklarının bilincine daha çok varsınlar ve iyilik yapmakta arzulu ve kararlı davransınlar.Allah iyilik yapanları sever.
NOT:108) ‘Her istediklerinden serbestçe yararlanma’ ifadesi, Allah’ın yasaklamadığı ve bu nedenle, müminlerin kendilerini onlardan mahrum etmek zorunda olmadığı şeyler’i göstermektedir.(87. ayet)
96)Sularda yapılan her türlü avlanma ve denizin hem (yerleşik olan) sizler için hem de gezginler için rızık olarak su yüzüne çıkardıkları sizin için meşrudur; ama hacda iken karada avlanmanız size yasaklanmıştır.Ve hepinizin varıp toplanacağı Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun.
NOT:116) Her türlü su avı, müminlere hacda olup olmadıklarına bakılmaksızın meşru kılınmıştır.
97)Allah, Kâbe’yi, o Beytu’l- Haram’ı bütün insanlık için bir sembol kıldı; ve (aynı şekilde) kutsal (hac) ayı ve boyunlarında takı olan kurbanlıklar, Allah’ın göklerde ve yerde olan her şeyden haberdar olduğunu ve Allah’ın her şeyin tam bilgisine sahip bulunduğunu size anlatmayı amaçla(yan sembollerdi)r.
NOT:118)Hac ve ona bağlı merasimler, insanın Allah’a teslimiyetinin sembolleri olarak ifade edilmektedir.
98) Bilin ki Allah, cezalandırmada çetindir ve Allah çok bağışlayıcıdır, bir rahmet kaynağıdır.
NOT:Yüce Allah, yasakladığı ve günah saydığını belirttiği konularda ısrarla o eylemi yapan kulunu cezalandıracağını ihtar eden ayetin hemen devamında, hatada süreklilik göstermeyip tevbe eden kullarını affedeceğini belirtip ,müjdelemektedir.(Sengül Kaleli; Kur'an'da Nimet Bahçeleri)
101) Siz ey imana ermiş olanlar ! (Kesin hukukî kurallar şeklinde) açıklandığı taktirde siz sıkıntıya sokabilecek olan konular hakkında soru sormayın; zira Kur’an vahyedilirken onlar hakkında soru sorsaydınız, size (hukukî kurallar şeklinde) açıklanabilirlerdi. Allah, bu konuda (sizi her türlü yükümlülükten) azad etmiştir; zira Allah , çok bağışlayıcıdır, halîmdir.
NOT:120)Müminlerin, Kur’an’ın ve Hz. Peygamber’in açık şekilde ortaya koydukları emirlerden ‘ilâve’ kurallar çıkarmaya çalışmamaları gerektiğine işaret edilmektedir; çünkü bu onlara zorluk çıkarabilir yani (yüzyılların akışı içinde ortaya çıktığı gibi) müminlere, Kur’an’da ve Hz.Peygamber’in emirlerinde, hukuki kurallar olarak söylenmiş olanların dışında ve üstünde ilâve yükümlülükler getirir. İslâm Hukuku, bir bütün olarak, Kur’an’ın ve Hz.Peygamber’in emirlerinin görünürdeki anlamlarından çıkarılan açık kurallardan başka şeyleri kapsamaz.Müslüman toplumu, gerekli olduğunda Kur’an’ın ve Hz.Peygamber’in öğretilerinin ruhu ile uyumlu, geçici her tür düzenlemeyi yapmaktan alıkoymaz ; ama açıkça anlaşılmalıdır ki, bu tür ilâve düzenlemeler, İslâm Hukuku’nun (şeri’ât) aslî unsuru olarak görülemezler. (42:8 )
Yüce Allah, bazı konuları değinmeden bırakmak suretiyle, onları, insanların iradelerine bırakmış, böylece, insanların kendi vicdanları ve toplumun menfaatleri doğrultusunda hareket etmelerine imkân vermektedir.