7/ A'RÂF SÛRESİ

RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
6)Ve bu yüzden, kendilerine (ilahî) bir mesaj gönderilen herkesi, hiç şüphesiz, (Yargı Gün’ünde) hesaba çekeceğiz.Ve yine hiç şüphesiz mesajla gönderilenleri(n kendilerini) de hesaba çekeceğiz.
24)(Allah) ‘İnin, (bundan böyle) birbirinize düşman olarak’ dedi, ‘yeryüzünde bir süre için konacak bir yurt ve geçiminizi sağlayan şeyler bulacaksınız’
NOT:16)Hz.Âdem ve Hz.Havva için söylenen ama aslında tüm insanlar için geçerli olan , en derin anlamıyla,’İnin’ diye ifade edilen düşüş temsili, hiçbir zaman bir gerileme, yozlaşma olgusunu değil, tersine, insanın gelişip olgunlaşma sürecinde yepyeni bir evreyi, ahlâki bilince uyanma evresini tasvir etmektedir.’Ağaca yaklaşma’yı yasaklamakla Allah, insanoğlunu eğri davranma imkânından haberdar etmekle kalmadı, dolayısıyla, kendi iradesiyle doğru davranma imkânını da bahşetmiş oldu ona.Ve böylece insan,doğal güdü ve sezgileriyle yaşayan diğer bütün yaratıklardan ayıran ,özgür ve ahlâki bir iradeyle donanmış oldu.
26)Ey Âdemoğulları! Size yücelerden, hem çıplaklığınızı örtesiniz diye, hem de bir görkem-güzellik nesnesi olarak giyim-kuşam (yapma bilgisini) bahşettik; ama Allah’a karşı sorumluluk bilinci örtüsü her şeyin üstündedir.İşte bunda (da) Allah’ın ayetlerinden biri var ki, insanoğlu belki ders alır.
27) ….Gerçek şu ki, Biz, (içtenlikle ve doğru bir biçimde) inanmayanların yanına-yakınına (her türden) şeytani güçler ve kuvvetler yerleştirdik.
NOT:20) ‘‘yanına-yakına’’= diğer bir değişle ‘‘insanın kalbinde bulunan’’ her türlü kötü dürtü ve eğilimleri ifade için kullanılmıştır.(şeytani dürtü)31)Ey Ademoğulları! (Allah’a) kulluk olsun diye yapıp-ettiğiniz her işte kendinize çekidüzen verin; (serbestçe) yiyin için, fakat saçıp savurmayın; (çünkü) kuşku yok ki, O savurganları sevmez.
33)De ki:’Doğrusu, Rabbim, yalnızca, açık ya da gizli, utanç verici davranışları, günahı(n her çeşidini), ( başkasının elindekine) haksız yere göz dikmeyi, Allah’tan başkasına-hakkında hiçbir delil indirmediği halde tanrısal nitelikler yakıştırmanızı ve bilmediğiniz şeyi Allah’a izafe etmenizi yasaklamıştır.
34)Ve her toplum için bir vade belirlenmiştir.Öyle ki, vadeleri dolduğunda onu bir tek an olsun, ne geciktirebilirler ne de öne alabilirler.
35) Ey Ademoğulları! Size kendi aranızdan Benim mesajlarımı ileten elçiler geldiğinde, kimler ki Bana karşı sorumluluk bilinci duyar ve kendilerini düzeltirlerse, işte onlar için korku yok; onlar üzülmeyecekler.
NOT: Elçiler (peygamberler) gelmeyen toplumlar yaptıkları yanlışlıklardan dolayı sorumlu tutulmayacaklardır.Eğer uyarıcı olan Peygamberler gelmeyen toplumlar cezalandırılsalardı, bu durum, adil olan Yüce Allah’ın, adil olma sıfatıyla çelişirdi.
40)Gerçek şu ki, ayetlerimizi yalanlamaya kalkışan ve onlara tepeden bakan kimselere göğün kapıları açılmayacaktır; ve onlar, halatın iğne deliğinden geçebilmesinden daha kolay giremeyecekler cennete.Günaha gömülüp gidenleri Biz işte böyle cezalandırırız.
42)Ama imana erişen, doğru ve yararlı işler yapan kimseler-(ki) şüphesiz, Biz kimseye taşıyabileceği yükten fazlasını yüklemeyiz- işte, ebediyen kalmak üzere cennete girecek olan bunlardır,
43) (ki oraya girmeden önce) onların içlerinde (takılıp kalmış) olabilecek düşünce ya da duygu türünden uygunsuz ne varsa silip atacağız; orada önlerinde dereler-ırmaklar çağıldayacak; ve onlar:’Bütün övgüler, bizi bu (bahtiyarlığa) eriştiren Allah’a yakışır; çünkü eğer O bize yol göstermeseydi, biz asla doğru yolu bulamazdık. Ve Rabbimizin elçileri bize gerçekten de doğruyu söylemişler’ diyecekler.Ve ( bir ses): ‘işte geçmişte edip-eyledikleriniz sayesinde kazandığınız cennet, bu’ diye yankılanacak. (DUA)
55)Rabbinize alçak gönüllüce ve yüreğinizin ta derinliklerinden seslenin.Doğrusu O, çizgiyi aşanları sevmez.
56)bunun içindir ki,iyi bir düzene sokulmuşken yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Ve korkuyla ve umarak yalvarın O’na; çünkü Allah’ın rahmeti her zaman iyilik yapanlarla beraberdir.
57) Yaklaşan rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgârları gönderen O’dur; yağmur yüklü bulutlar toplandıklarında, onları çorak bölgeye doğru sürükleyip, bu yolla su indirelim ve böylece her türlü ürünün yeşerip boy vermesini sağlayalım diye. Ölüleri de işte böyle dirilteceğiz; belki düşünür ders alırsınız.
NOT: Rahmet ile yağmur ifade edilmektedir.
Allah, kurumuş ekinleri yeşerttiği gibi, aynı hayat verici, diriltici kudret ve iktidarını göstererek Kıyamet Günü ölüleri de diriltecektir.
85)Ve meyden (halkına) kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik), ‘Ey kavmim’ dedi, ‘Yalnız Allah’a kulluk edin; sizin O’dan başka tanrınız yok.Rabbinizden işte apaçık bir duyuru geldi size. Öyleyse (bütün işlerinizde) ölçüyü tartıyı tam olarak gözetin, hukuken onların olan şeyden insanları yoksun bırakmayın, ve iyi bir düzene kavuşturulduktan sonra kalkıp yeryüzünde bozgunculuk yapmayın; (bütün) bunlar sizin iyiliğiniz için, tabii, eğer inanırsanız.
NOT:100) Kur’an, gerek Kitab-ı Mukaddes’de belirtilenlerden olsun, gerekse Arap geleneğinde yer alan olaylardan olsun ,geçmişe dönük bir atıfda bulunduğu her zaman , bunu, sadece ,ortaya koymak istediği, belli ahlâki değerler ve öğretilere ilişkin temsil edici, o olaylara mahsus motiflerle dikkat çekerek yapmaktadır.
94)Biz hiçbir topluma peygamber göndermemişizdir ki, belki kibirlerinden sıyrılırlar diye , onları darlıkla, sıkıntıyla denemiş olmayalım.
99) …..Hayır, zaten tükenip gitmiş insanlardan başka kimse Allah’ın ince tertibine karşı güvenlik içinde göremez kendini.
NOT:79) ‘Allah’ın ince tertibi = Allah’ın ince düzeni = Allah’ın değişmeyen yolu/uslubu = Sünnetullâh
126)…’Ey Rabbimiz, dar zamanda bize sabır ihsan et ve yürekten Sana bağlanan kimseler olarak canımızı al.’ (DUA)
147)Öyle ya, ayetlerimizi ve ahiret gerçeğini yalan sayanlar, böylece yapıp-ettikleri boşa gidenler- bu yaptıklarından başka bir şeyle mi ödüllendirileceklerdi.
151) (Musa) ‘Ey Rabbimiz, dedi, beni ve kardeşimi bağışla ve bizi rahmetine kabul et; çünkü Sen merhametlilerin en merhametlisisin.’ (DUA)
153)Ancak, kötü işler yapan ve sonra pişmanlık duyup (hakka) inananlara gelince, doğrusu, böyle bir tevbeden sonra şüphesiz senin Rabbin çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır.
156)Bizim için bu dünyada da, ahirette de iyi ve güzel olanı yaz. Bak işte, pişmanlık içinde Sana yöneldik.’ (DUA)
157) onlar ki, ellerindeki Tevrat’ta ve (daha sonra da) İncil’de tanımlanmış bulacakları Elçi’nin, okuması yazması olmayan Haberci’nin izinden gidecekler (ve o Elçi ki) onlara yapılması doğru olanı buyurup, yapılması yanlış olanı yasaklayacak; yine onlara temiz ve hoş şeyleri helâl, kötü ve şirkin şeyleri haram kılacak; onların sırtlarına vurulmuş yükü indirip , boyunlarına geçirilmiş zincirleri çözecek.Ve sonuç olarak, o’na inanan, o’nu yüce tutup destekleyen ve yücelerden bahşedilen ışığın ardında o’nunla birlikte düşenler; işte böyleleri, nihaî kurtuluşa , esenliğe erişen kimseler olacak.
NOT:126) Önceki Peygamberlerin her biri sadece ve sadece kendi toplumuna gönderilmiştir.Kur’an’ın tebliği için görevlendirilen Hz.Muhammed (s.a.v) ise peygamberlerin sonuncusudur ve ‘Allah’ın bütün dünyalara/bütün toplumlara(yani tüm insanlığa) bahşettiği Rahmeti’nin bir delili, bir işaretidir.
164)….’Allah’ın zaten ortadan kaldırmak yahut (en azından) zorlu bir azapla cezalandırmak üzere olduğu bir topluluğa ne diye öğüt veriyorsunuz?’ diye sorduklarında, bu erdemli kişiler şöyle cevap verdiler :’Rabbimizin katında sorumlu olmayalım diye, ve (bir de bu bozguncular) belki böylece Allah’a karşı sorumluluk bilincine erişirler diye’.
168)….bu sonrakileri hem bağış ve bolluk ile hem de darlık ve sıkıntı ile sınadık ki, belki doğru yola dönerler.
170) Ve kitaba o sımsıkı sarılanlarla, namazı dosdoğru ve devamlı yerine getirilenler(i elbette ödüllendireceğiz), dürüst ve erdemli olmayı benimseyen ve bunu öğütleyen kimselerin hakkını elbette ziyan etmeyeceğiz.
172)Ve senin Rabbin, her ne zaman Âdemoğulları’nın sulblerinden onların soylarını çıkaracak olsa, onları kendileri hakkında tanıklık etmeye çağırır; ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ Onlar, cevaben :’Elbette’ derler,’Buna tanıklık ederiz.
(Bunu böylece hatırlatıyoruz ki) Kıyamet Günün’de, ‘Doğrusu, bizim bundan haberimiz yoktu’ demeyesiniz.

NOT:139)Kuran’a göre, Yüce Allah’ın varlığını sezme, algılama yatkınlığı insanın yaratılışından (fıtrat) var olan bir özelliktir.Sonradan kendini beğenmişlik,nefsine düşkünlük gibi arızî duygular eliyle ya da yoldan çıkarıcı çevresel etkilerle üzeri örtülebilir, bulandırılabilir olsa da, böyle içsel, sezgisel bir idrak imkânının varlığıdır ki, akıl sahibi her insanı Allah’ın önünde ‘kendi hakkında tanıklık yapmaya’ yöneltmektedir.Kuran’da sık sık görüldüğü üzere, Allah’ın konuşması, söylemesi ya da sorması, insanın da cevap vermesi, gerçekte Allah’ın yaratıcı eylemini ve insanın da buna varoluşsal cevabını , tepkisini dile getirmek için kullanılan temsili ifadeler durumundadır.
180) Yetkinlik ve kusursuzluğa dair nitelikler (sadece) Allah’a aittir.Öyleyse, bu niteliklerle artık yalnız Allah’ı çağırın….
NOT:145) El-esmâu’l-husnâ = En güzel isimler , Yetkinliğe/Kusursuzluğa dair sıfatlar
Bu tabir Kur’an’da dört defa geçmektedir (17:10 , 20:8 i 59:24 , 7:180 ) Bu tabir Kur’an’da sadece Allah için kullanılmaktadır.
186)Allah’ın sapıklık içinde bıraktığı kimseler için yol gösterici yoktur…….
NOT:152)’Allah’ın sapıklık içinde bıraktığı ‘ ifadesi, Allah tarafından konmuş tabii bir kanunu (sünnetullah) işaret etmektedir ki, buna göre insanın, kendisine doğuştan (fıtrî olarak) bahşedilmiş idrak ve muhakeme yeteneklerini, inatçı bir biçimde teperek, gereği üzere kullanmaması, kaçınılmaz biçimde onun ahlâkî istikametini bütün bütün yitirmesiyle sonuçlanır.Bu durum onun için bir ‘kader/ alınyazısı ‘ değil, kendi seçiminin bir sonucudur.Bakınız (4:94)(7: not:79)
189)Sizi (hepinizi) bir tek candan yaratan, ve (sevgiyle) kadına meyletsin diye, ona kendi özünden eş var edip çıkaran O’dur…….
199)Sen, insan fıtratının kabule yatkın olduğu yolu tut; iyi olanı emret; bilgisiz kalmayı seçenleri kendi hallerine bırak.
200)Ve eğer Şeytan’dan (güç alan) bir kışkırtı ,seni (gözü kara bir öfkeye) sürükleyecek olursa (hemen) Allah’a sığın ve bil ki O her şeyi işiten, her şeyin özünü bilendir.
203) ….bu (vahiy), inanmak isteyen bir toplum için Rabbinizin katından bahşedilmiş bir kavrama yöntemi, bir yol gösterici ve bir rahmettir.
204)Bunun içindir ki, Kur’an okunduğu zaman ona kulak verin, sesinizi kesip dinleyin onu, ki (Allah’ın) esirgemesiyle kuşatılasınız.
205)Ve sen, (ey Peygamber), gönül alçaltarak, korku ve duyarlık içinde, sesini yükseltmeden sabah akşam Rabbini an ve sakın umursamaz kimselerden olma.