114/ NÂS SÛRESİ

RAHMÂN , RAHÎM ALLAH ADINA

1) De ki : ‘Sığınırım insanların Rabbine,
2) insanların Hakimine,
3) insanların İlâhına;
4) fısıldayan sinsi ayartıcının şerrinden,
5) insanların kalbine fısıldayan;
NOT:1) Yani, Şeytan (14: not: 31)
6) görünmez güçler(in) ve insanlar(ın bütün ayartmaların)dan.
NOT:2) Kendilerinden Allah’a sığınmamız emredilen ‘görünmez güçler’in, kendi kalplerimizin körlüğünden, ihtirasımızdan ve atalarımızdan bize geçen sakat anlayış ve bâtıl değerlerden kaynaklanan , şeytanî eğilimler olduğu sonucuna varılır.

113/ FELAK SÛRESİ

RAHMÂN , RAHÎM ALLAH ADINA

1) De ki: ‘Sığınırım yükselen şafağın Rabbine,
NOT:1) Felak = ‘Şafağın aydınlığı’ veya ‘yükselen şafak’ terimi, çoğunlukla mecazî olarak, ‘bir belirsizlik döneminden sonra hakikatin ortaya çıkışı’nı anlatır.
‘Yükselen şafağın Rabbi’ adlandırılması; Allah’ın, hakikatin her şekildeki idrakinin kaynağı olduğuna ve bir kimsenin O’na ‘sığınması’nın hakikatin ardında koşmak ile eş anlamlı olduğuna işaret eder.
2)O’nun yarattıklarının şerrinden,
3) ve bastıran zifirî karanlığın şerrinden,
NOT:2) Yani, ümitsizliğin karanlığından veya ölümün yaklaşmasından.
4) karanlık işlere düşkün tüm insanların şerrinden,
NOT:3) karanlık işlere düşkün = düğümlere üfleyenler
Klâsik Arapça’da bütün esrarengiz uğraşıları tanımlamak için kullanılan deyimsel bir ifade.Zamahşerî ve Râzî’ nin işaret ettikleri gibi, burada , esrarengiz uğraşılarla uğraşanlar ile mutlaka ‘kadın’ların kasdedildiğini göstermez, fakat genel olarak ‘insanoğlu’nu ifade eder.
Müminin, bu tür uygulamalardan ‘Allah’a sığınma’sının emredilmesinin nedeni;- Zemahşerî’ye göre – bu tür uğraşların günah olduğu ve bununla uğraşanlar için, zihinsel bir tehlike taşımasında yatmaktadır.
5) ve kıskançlık duyduğunda, kıskancın şerrinden.’
NOT:4) Yani, başka bir kimsenin kıskançlığının, kişinin hayatı üzerinde doğurabileceği- moral ve sosyal- etkilerden ve kişinin kendisinin kıskançlık şerrine kapılmasından.
Halife Ömer b. Abdülaziz ‘in ( fazilet ve dürüstlüğü nedeniyle 2. Ömer olarak anılır) sözü: ‘Başkasını kıskanandan daha mazlûm görünen bir zâlim düşünemiyorum.’

112/ İHLÂS SÛRESİ

RAHMÂN , RAHÎM ALLAH ADINA

1) De ki: ‘O, tek Allah’tır;
2) Allah, öncesiz ve sonrasız, bütün var olmakta olanların sebepsiz Sebebi.
NOT:1) Samed = İlk sebep ve öncesiz-sonrasız Mutlak Varlık kavramlarını, mevcut olan veya tahayyül edilebilen her şeyin, esas kaynağı olan Allah’a döneceği ve bu nedenle hem yoktan var edilmesi hem de varlığını sürdürmesi açısından O’na bağımlı olduğu düşüncesi ile iç içe geçmiş olduğunu ifade eder.
3) O doğurmamıştır, doğurulmamıştır;
4) ve hiçbir şey O’nunla mukayese edilemez.
NOT:2) Allah’ın her bakımdan tek ve benzersiz olduğu, bir başlangıcının ve sonunun olmadığı gerçeği , ‘Hiçbir şey O’na denk tutulamaz’ (89:3 , 19. sure not:77) ifadesinde mantıkî karşılığını bulmaktadır. Böylece O’nu tasvir etme ve tanımlama ihtimallerini de saf dışı bırakmaktadır.Sonuç olarak; Yüce Allah’ın varlığının mahiyeti insan kavrayışının veya tahayyülünün sınırları dışındadır. Bu gerçek, Yüce Allah’ı mecazî temsiller veya hatta soyut semboller aracılığıyla ‘tarif etme’ teşebbüslerinin neden hakikatin inkârı ile eşit görüldüğünü açıklamaktadır.

111/ MESED SÛRESİ

RAHMÂN , RAHÎM ALLAH ADINA
3)(Öteki dünyada) şiddetle parlayan bir ateşe atılacak,
4)iğrenç söylentilerin taşıyıcısı olan karısı ile birlikte,
5) (o ki), boynunda bükülmüş iplerden bir halat (taşır).
NOT:4) Mesed = Maddesi ne olursa olsun, bükülmüş iplerden yapılan her türlü şeyi gösterir.Bu surede ise, hem bu kadının kötülüğe meyilli bozuk ve eğri tabiatını, hem de ‘her insanın kaderi boynuna bağlanmıştır’ (17:13) manevî gerçeğini anlatır.

110/ NASR SÛRESİ

RAHMÂN , RAHÎM ALLAH ADINA

1) Allah’ın yardımı ve zaferi geldiğinde,
2) ve insanların Allah’ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde,
NOT:1) ‘Allah katında tek (hak) din, (insanın) O’na tam teslimiyetidir. (Orijinal adıyla İSLÂM) (3:19)
3) Rabbinin sınırsız şanını yücelt, O’na hamdet ve O’ndan mağfiret dile; çünkü O, her zaman tevbeleri kabul edendir.
NOT:2) Yani, insanlar doğru dine kalabalıklar halinde girseler bile, mümin kendine aşırı güvenden kaçınmalı, tersine daha mütevazi ve kendi zaaflarının daha fazla bilincinde olmalıdır. Ayrıca, Hz. Peygamber’in (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edilir. ‘Dikkat edin, insanlar dine büyük gruplar halinde giriyorlar ama öyle bir zaman gelecek ki, yine büyük gruplar halinde ayrılacaklar.
Bu sure Hz. Peygamber (s.a.v)’in insanlığa duyurduğu son tam suredir.Bu surenin nüzulünden sonra aldığı tek vahiy ‘ Allah’a döneceğiniz, sonra herkesin kazancının kendisine eksiksiz geri verileceği ve hiç kimsenin haksızlığa uğratılmayacağı Gün’ü aklınızdan çıkarmayın’ (2:281)

109/ KÂFİRÛN SÛRESİ

RAHMÂN , RAHÎM ALLAH ADINA

1) De ki:’Siz ey hakikati inkâr edenler’!
2) Ben tapmam sizin taptığınıza,
3) siz de tapmazsınız benim taptığıma.
4) Ve be tapmayacağım (asla) sizin tapıp durduğunuza,
5) siz de (hiç) tapmayacaksınız benim taptığıma.
NOT:2) ‘hakikati inkâr etmenize sebep olan bâtıl değerleri terk etmekte gönülsüz davrandığınız sürece’
6) Sizin dininiz size, benimki bana.
NOT:3) Din = Öncelikli anlamı ‘itaat’tır. En geniş anlamıyla; İtikat veya ‘dini hukuk’a’ ya da sadece ‘ahlâki değerler sistemi’ ne itaat.(107:1)

108/ KEVSER SÛRESİ

RAHMÂN , RAHÎM ALLAH ADINA

1)Bak, Biz sana bol nimet verdik;
NOT:1) Kevser = (Bolluk, çokluk,bereket) Kur’an’da Kevser terimi: Hz.Peygamber ‘e (s.a.v), vahiy, bilgi, hikmet,iyilik ve hem bu dünyada hem de öteki dünyada şerefli ve onurlu olmak gibi soyut ve manevî anlamda iyi ve güzel olan her şeyden bolca ihsan edilmesini anlatmaktadır.(Râzî) Genel olarak müminler açısından ise, bilgi elde etme,iyi fiiller işleme, bütün canlı varlıklara karşı şefkatli davranma ve böylece iç huzura ve tatmine kavuşma imkânını ifade eder.
2) o halde (yalnız) Rabbine ibadet et ve (yalnız O’nun adına) kurban kes.
3) Şu gerçek ki, senden nefret eden, (her türlü iyilik ve güzellikten) kesilmektedir.
NOT:2) ‘iyilik ve güzellikten’ ifadesi, Kâmûs’tan esinlenen bir açıklamaya dayanmaktadır.