12/ YÛSUF SÛRESİ

RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA

1)Elif-Lâm-Râ. Bunlar, doğruyu/gerçeği apaçık gösteren, kendisi de açık olan kitabın mesajlarıdır.
2)Biz onu Arapça bir metin olarak indirdik ki, aklınızı kullanarak belki onu kavrayıp özümlersiniz.
NOT:3) Bu ayetler, Kur’an okuyan ya da dinleyen herkese, onun çağrısının öncelikle insanın aklına yöneldiğini ve ‘duygu’nun ya da ‘duygusal yaklaşım’ın tek başına, hiçbir zaman inanç için yeterli bir temel sağlayamayacağını anlatmak istiyor.
3)Biz bu Kur’an’ı sana vahyettikçe, (ey Peygamber), bundan önce senin de (vahyin ne olduğunda) habersiz kimselerden olduğunu bilerek, onu sana mümkün olan en iyi, en güzel üslupla açıklıyoruz.
24)Gerçek şu ki, kadın o’na karşı arzu doluydu; o da kadını arzuluyordu; öyle ki,(bu ayartma karşısında) eğer Rabbinin burhanı o’nun içine doğmamış olsaydı ( bu arzuya yeniliverecekti); İşte bu, her türlü kötülüğü, çirkin ve taşkın halleri o’ndan uzak tutmak istediğimiz için böyle oldu, çünkü o gerçekten bizim (seçilmiş) kullarımızdan biriydi.
NOT:23)İffetli,erdemli olmanın gerçek anlamının, insanın içinde kötü arzuların hiç uyanmaması değil, fakat bu arzulara karşı yenik düşmemesinden ibaret olduğunu belirtmektedir.
28)Böylece (kadının kocası Yusuf’un) gömleğinin sırtından yırtılmış olduğunu görünce:’Belli ki, bu (yine) sizin oyunlarınızdan biri, ey kadınlar taifesi!Doğrusu, sizin oyunlarınız/tuzaklarınız korkunçtur.
76)……Biz dilediğimiz kimseyi (bilgice) yüksek düzeylere çıkarırız, fakat her bilgi sahibinin üstünde her şeyi bilen (Allah) vardır.
86)’Ben ‘ dedi, ‘tasamı ve üzüntümü yalnızca Allah’a havale ediyorum; çünkü Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum ben.’
NOT:87)Yani ‘olacak olan konusunda hükmün yalnızca Allah’a ait olduğunu’ ve ‘(O’nun varlığına ) inananların yalnızca O’na güvenmeleri gerektiğini’ .Bütün bu sure boyunca işlenen iki temel ilke bunlardır.
100)Gerçek şu ki, benim Rabbim olmasını istediği şeyi akıl-sır yetmez yollarla gerçekleştirir.Çünkü O doğru hüküm ve hikmetle edip-eyleyen mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir.
NOT:100)’Olacak olan hakkındaki hüküm yalnızca Allah’a aittir’ ifadesine ilişkin yeni bir boyut taşımaktadır.
101)…’Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Dünyada ve ahirette benim yanımda yakınımda olan/beni koruyup destekleyen Sensin; canımı, bütün varlığıyla kendini Sana adamış biri olarak al ve beni dürüst ve erdemli insanların arasına kat. (DUA)
105)Kaldı ki, göklerde ve yerde nice ayetler, işaretler var ki, onlar (üzerinde düşünmeden) sırtlarını çevirerek yanlarından geçip gidiyorlar.!106)Ve onların çoğu, başka varlıklara da tanrısal nitelikler yakıştırmaksızın Allah’a inanmazlar.
108) De ki, ‘Budur benim yolum; akla uygun, bilinç ve duyarlılıkla donanmış bir kavrayışa dayanarak (hepinizi) Allah’a çağırıyorum, ben ve bana uyanlar (aynı çağırıyı yapıyoruz.)’
NOT:104)Hz.Peygamber’in telâffuz ettiği ‘’Allah’a çağrı’’ ifadesi, burada,insan aklına uygun ve onunla doğrulanabilir bilinçli bir anlayışın, bilinçli bir kavrayışın sonucu olarak tanımlanmaktadır.Din, ahlâk ve maneviyat konusundaki tüm sorunlara Kur’an’ın yaklaşım tarzındaki doğruluğun, olgunluğun ve bütünlüğün özü olan bu ifade çoğu zaman ‘‘belki/olur ki akledersiniz’’ ya da ‘öyleyse artık akletmeyecek misiniz?’ yahut ‘‘ belki/olur ki (hakkı) anlarlar/kavrarlar ‘’ ya da ‘‘olur ki düşünürsünüz’’ ve nihayet çok tekrarlanan bir deyişle, sözkonusu Kur’an mesajının özellikle ‘’düşünen insanlar için’’ olduğunu dile getiren (li-kavmin yetefekkerûn) ifadelerinde yankılanmaktadır.
109)Ve Biz , senden önce de (elçilerimiz olarak) her topluma (kendi içlerinden, onlara mesajlarımızı ulaştırmak üzere) kendilerine vahyettiğimiz (ölümlü) adamlardan başkasını göndermedik…..
111)Gerçek şu ki, bu insanların kıssalarında, kendilerine kavrayış yeteneği verilmiş kimseler için mutlaka çıkarılacak bir ders vardır.
(Vahye gelince), o hiçbir şekilde(insan tarafından) uydurulmuş bir söz olamaz; tersine, o, kendisinden önceki vahiylerden doğru ve gerçek adına ne kalmışsa doğrulayan ve inanmak isteyen insanlara her şeyi açık seçik bir biçimde dile getiren, hidayet ve rahmet (bahşeden ilahî bir metin)dir
.