8/ ENFÂL SÛRESİ

RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA

2)İnananlar ancak o kimselerdir ki, her ne zaman Allah’tan söz edilse kalpleri korkuyla titrer; ve kendilerine her ne zaman O’nun ayetleri ulaştırılsa inançları güçlenir ve Rablerine güven beslerler.
3)Onlar ki, namazlarında devamlı ve kararlıdırlar; kendilerine rızık olarak bahşettiğimiz şeylerden başkalarının yararına harcarlar;
4)İşte böyleleridir, gerçekten inanmış olanlar.Rablerinin katında büyük onur, bağışlanma ve çok değerli bir rızık olacaktır onların payı.
22)Gerçek şu ki, Allah katında yaratıkların en bayağısı aklını kullanmayan sağırlar ve dilsizlerdir.
NOT:24) ‘Aklını kullanmayan sağır ve dilsiz kimselerden’ olmamak için; Allah’tan yana diri tutulan bir bilinç ve duyarlılık ile, eğriyle doğrunun ne olduğu konusunu iyice anlayıp buna göre davranmakla mümkün olur.
23)Çünkü, Allah eğer onlarda iyi bir hal görseydi, onların mutlaka duyup işitmelerini sağlardı; kaldı ki, onların (hakkı) duyup işitmelerini sağlasaydı, onlar o dikbaşlı tavırları içinde kuşkusuz yine yüz çevirirlerdi.
25)Ve kötülük yönündeki öyle bir ayartıya karşı uyanık ve duyarlı olun ki, o, ötekileri dışta tutarak yalnızca hakkı inkara kalkışanlara musallat olmaz; ve bilin ki Allah azapta çok çetindir.
NOT:Kötülük yönündeki ayartı= Fitne (Yani fitne, iyi ve dürüst olanlara da musallat olarak doğru yoldan uzaklaştırabilir.Bu nedenle, doğru yoldan uzaklaştıracak her türlü ayartıya karşı bilinçli olmalıdır.)
27)…..size tevdi edilen emanete bilerek ihanet etmeyin.
28)Ve bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız sadece bir sınav ve bir ayartmadır ve (yine bilin ki) Allah’tır, katında en büyük ecir bulunan.
NOT:28)Dünyevi şeylere karşı duyulan tutku ve meyil, kişinin ailesi için beslediği kayırma ve koruma duygusu bazen insanı haddi aşmaya ( ve dolayısıyla Allah’ın mesajında öngörülen ahlakî ve manevi değerlere ihanete) sevkettiği içindir ki, bunlar fitne (yani sınav ve ayartma)dır.
29) Siz ey imana erişenler! Eğer Allah’a karşı sorumluluk bilinci içinde olursanız O size , hakkı bâtıldan ayırmaya yarayan bir ölçü bahşedecek ve kötü işlerinizi silip örtecek, sizi bağışlayacaktır. Çünkü Allah , bağış ve cömertliğinde sınır olmayandır.
NOT:29) Yani, ahlâki ve manevi plânda değerlendirme yeteneği
39)Ve artık zulüm ve baskı kalmayıncaya, ve (insanların) kulca yönelişleri bütünüyle ve sadece Allah’a adanıncaya kadar onlarla savaşın. Ama eğer direnmeyi bırakırlarsa bilin ki, Allah onların edip-eylediği her şeyi görmektedir.
NOT:39)Yani, ta ki insan , Allah’a kulluk etmekte tamamen özgür kalıncaya kadar.Bu pasaj, nefsi müdafaanın –kelimenin en geniş anlamıyla- savaşı haklı kılan tek sebep olduğunu göstermektedir.Savaşa ancak savunma amacıyla izin vardır.(2: 167 ve 168. notlar)
46)…….Ve zor durumlarda sabır gösterin; çünkü Allah, gerçekten, zorluğa göğüs gerenlerle beraberdir.
53)Bu böyledir, çünkü Allah, bir topluma bahşettiği nimeti ve esenliği , o toplum kendi gidişini değiştirmedikçe asla değiştirmez; ve (bilin ki) Allah her şeyi işiten , her şeyi bilendir.
NOT:56) Allah’ın yaratılış olgusu ve yarattığı alemler için belirlediği sebep-sonuç ilişkisi (Sünnetullah) (Bakınız 7: not:79 , 152 , 8: not:56 , 4:94)
55)Gerçek şu ki, Allah katında yaratıkların en bayağısı, hakkı inkara şartlanmış ve sonuç olarak, inanmayan kimselerdir.
NOT:Bu surenin 22. ayetinde de, ‘aklını kullanmayan ‘ insanlar için benzer bir hitap bulunmaktadır.
58)beri yandan, eğer (kendisiyle andlaşma yapmış bulunduğun) bir topluluğun ihanet etmesinden kaygı duyman için ortada makul sebepler varsa, sen de buna bir karşılık olarak, onlarla yaptığın andlaşmayı boz; çünkü, Allah asla hainleri sevmez.
60)…….(ve bilin ki), Allah yolunda her ne sarf ederseniz, size bütünüyle ödenecek ve size haksızlık yapılmayacaktır.
61)Ama eğer onlar barıştan yana eğilim gösterirlerse, sen de barıştan yana ol ve Allah’a güven; çünkü O, gerçekten her şeyi işiten, her şeyin aslını bilendir.
62)(Ama barış yanlısı gözükmekle) niyetleri sadece seni aldatmaksa, (o zaman) bil ki Allah sana yeter.O’dur seni, yardımıyla ve inanmış yandaşlarla güçlendiren.
72)Öte yandan imana erişen, zulmün egemen olduğu diyardan göç eden, Allah yolunda mallarıyla canlarıyla çaba gösterip duran kimselere ve (onlara) kol kanat açıp, yardım edenlere gelince, işte bunlar (sahiden) birbirlerinin dostu ve hâmileridir.Fakat inanmış oldukları halde (sizin beldenize) göç etmemiş olan kimselere gelince; onların korunup gözetilmesinden siz sorumlu değilsiniz, ta ki (sizin yanınıza) göç edecekleri vakte kadar.Yine de, dinsel baskılara karşı sizden yardım isterlerse, (onlara) yardım elinizi uzatmaktır size düşen; yeter ki ( bu yardım) kendileriyle aranızda andlaşma bulunan bir topluluğa karşı olmasın; çünkü Allah yaptığınız her şeyi görmektedir.