9/ TEVBE SÛRESİ

6)Ve Allah’tan başkalarına tanrılık yakıştıranlardan biri senin korumana başvurursa, onu korumana al, olur ki (senden) Allah’ın sözünü işitip anla(yabili)r; ve sonra onu, kendini güvenlik içinde hissedebileceği bir yere ulaştır; bu (davranışın), onların (belki de yalnızca) (hakkı) bilmedikleri için (günah işleyen) kimselerden olmaları ihtimalinden dolayıdır.
NOT:9) Kur’an’ın her ayeti, Kur’an’ın bütünü göz önünde bulundurulup, bütünlük içinde değerlendirmeye çalışılarak okunmalı , anlamlandırılmalı ya da yorumlanmalıdır.Bunlardan biri , Dinde zorlama yoktur.(2:256).İnananların zora başvurarak , insanların dinlerini değiştirmeye girişmelerinin kesin bir biçimde yasak olduğunu ortaya koymaktadır.Böylece, Müslümanların esir aldıkları kişinin, kurtuluş şartı olarak İslâm’ı kabul etmesini istemek ihtimalini ortadan kaldırmaktadır.
11)…..Bakın ,işte böyle açık açık ve ayrıntılı olarak dile getiriyoruz, bilmek öğrenmek isteyen bir topluluk için ayetlerimizi!
19)……Ve Allah (bile bile) zulmeden topluluğa asla hidayet vermez.
23)Siz ey imana erişenler! Hakkın inkârı eğer gönüllerinde imandan daha çok yer tutuyorsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) dost ve yakın bilmeyin; çünkü içinizden kimler ki onlarla dostluk kurarsa, (bilin ki), işte onlardır kötülüğü seçen ve işleyen kimseler.
24)……Ve (bilin ki), Allah, günaha gömülüp gitmiş bir topluluğa asla hidayet etmez.
28)Siz ey imana erişenler! Bilin ki, Allah’tan başkalarına tanrılık yakıştıranlar düpedüz kirlenmiş kimselerdir……
NOT:Neces(kirli,pis,mundar) terimi Kuran’da bir tek kere ve burada geçmektedir.Sadece manevî bir yüklem taşımaktadır.
30) Yahudiler ‘Üzeyir Allah’ın oğludur’ diyorlar; Hristiyanlarsa,’İsa Allah’ın oğludur’ diyorlar.Bunlar, özleri itibariyle, böylelerinin geçmiş çağlarda hakkı inkâr edenlerin uydurduğu asılsız iddialara özenerek dillerine doladıkları söylentilerdir. (işte şu bedduayı hak ediyorlar) ‘Allah kahretsin onları’
31)Hahamlarını, rahiplerini, bir de Meryem oğlu Mesih’i, Allah’la beraber rableri olarak gördüler; Oysa, tek Tanrı’dan başkasına kulluk etmekle emrolunmuş değillerdi; (o tek Tanrı ki), O’ndan başka Tanrı yoktur, (O tek Tanrı ki), sınırsız kudret ve izzetiyle, (böylelerinin) O’nun tanrılığından bir pay yakıştırdıkları her şeyden bütünüyle uzaktır,yücedir.
NOT:44)Üzeyir’in Allah’ın oğlu olduğu yolunda Yahudilere isnat edilen inanç, belirtmek gerekir ki, hemen bütün klasik müfessirler, bütün Yahudilerin değil, yalnızca Arabistan Yahudileri’nin böyle bir hurafeyle suçlanmış oldukları konusunda görüş birliği içindedirler.
33)O’dur dinini bütün (bâtıl) dinlere karşı üstün kılmak üzere hidayeti ve hak dini (yaymak göreviyle) Elçisi’ni gönderen; Allah’tan başkalarına tanrılık yakıştıranlar bundan hoşlanmasalar bile.
NOT:50) ‘Allah katında yegâne (hak) din, (insanın) O’na boyun eğip teslim olmasıdır.(Orijinal adıyla İSLÂM) (3:19, 61:8-9)
36)Bilin ki, Allah’ın nazarında ayların sayısı, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı gün, koyduğu ölçü uyarınca onikidir; (ve) bunlardan dördü haram aylardır…….
NOT:53)Haram aylar; Muharrem, Receb, Zilkâde, Zilhicce’dir.
41)(Sizin için) kolay da olsa, zor da olsa, savaşa çıkın; ve mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda yürekten çaba gösterin; (çünkü) eğer bilirseniz, bu sizin kendi iyiliğiniz içindir.
51)De ki:’Bizim başımıza, asla Allah’ın bizim için yazdığından başka bir şey gelmez.O bizim yüceler yücesi Efendimizdir;o halde, inananlar (yalnız) Allah’a güvensinler.
54)Onların yaptığı harcamaların kendilerinden (bir iyilik olarak) kabul edilmesinde biricik engel, onların Allah’ı ve O’nun elçisi’ni tanımaktan kaçınır bir eğilim göstermeleri, (dolayısıyla) namaza ancak üşüne üşene katılmaları ve (iyi amaçlar için ) ancak gönülsüzce harcamalarıdır.
55)Öyleyse, onların geçici servetleri yahut çocukları(nın çokluğundan duydukları doyum ) sakın seni imrendirmesin.Allah bütün bunlarla dünya hayatında onlara sadece azap vermek ve canlarının hakkı (hâlâ ) inkâr edip dururlarken çıkmasını istemektedir.
60)Allah için sunulan şeyler, yalnızca yoksul ve düşkünler, bu konuyla ilgilenen görevliler, kalpleri kazanılacak olan kimseler içindir;ve insanları boyunduruklarından kurtarmak için ve borçlarını ödeyemeyecek durumda olanlar için ve Allah uğruna girişilebilecek her türlü çaba ve yolda kalmış kimseler için; bu Allah’tan (uyulması zorunlu) bir yönergedir; çünkü Allah, doğru hüküm ve hikmetle yön gösteren mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir.
NOT:81)Sadaka terimi, hem inanan kişinin bir başkasına sevgi ve merhametle sunduğu her şeyi, yaptığı her türlü yardımı, hem karşılığında dünyevî hiçbir şey beklemeden ahlâkî ya da hukukî gerekçelerle yapmakla yükümlü olduğu yardımları, iş ve eylemleri; ve hem de zekât dediğimiz (arındırıcı yükümlülük)(zorunlu vergi) yi kapsar.Zekâtın ödenmesi, deyim yerindeyse, kişinin malını ya da servetini, bencil tasarruflarının yol açabileceği bulaşıklardan arındırır.
61)……..Allah’a inanıp, müminlere güveniyor;(çünkü) içinizden imana erişenler için(Allah’ın) rahmetinin bir tecellisidir o…..(Hz.Peygamber )
67)İkiyüzlülerin (münafıkların), erkek-kadın, hepsi aynı türden, aynı yapıda kimselerdir; kötü/eğri olanın yapılmasını öğütler, iyi/doğru olanın yapılmasını önlerler ve (iyi olanı yapmaya) asla yanaşmazlar.Allah’a karşı umursamazdırlar; bu yüzden Allah onları gözden çıkarır.Gerçekten günaha gömülüp gitmiş olanlar işte bunlar, bu ikiyüzlü kimselerdir.
NOT:80)Münafık (ikiyüzlü) terimi; hem çevresindekileri bilerek aldatmaya çalışan, deyim yerindeyse bilinçli mürailer için, hem de zihin karışıklığı, ruh boğuntusu ya da irade eksikliği yüzünden kendi kendilerini aldatma zaafı içindeki kararsız insanlar için kullanılır.
Münafığın üç belirtisi vardır:1) Konuştuğu zaman yalan söyler 2) Söz verdiği zaman sözünden döner 3) Kendisine güvenilerek verilen işe, sıra, emanete ihanet eder
71)Erkek ve kadın müminlere gelince, onlar birbirlerinin yakınıdırlar; (hep) iyi ve doğru olanın yapılmasını özendirir, kötü ve zararlı olanın yapılmasına engel olurlar; ve onlar namazlarında kararlı ve devamlıdırlar,arındırıcı yükümlülüklerini (zekât) yerine getirir, Allah’a ve O’nun Elçisi’ne yürekten bağlılık gösterirler.İşte bunlardır, Allah’ın rahmetiyle kuşatacağı kimseler; muhakkak ki, doğru hüküm ve hikmetle yargılayan en yüce iktidar sahibi Allah!
79)(Bu münafıklar) Allah yolunda hem vermekle yükümlü olduğundan fazlasını veren müminlere, hem de (mevcut) güçlerinin elverdiği (mütevazi şeylerin) dışında verecek şey bulamayan müminlere dil uzatan ve onlarla alay eden kimselerdir…….
80)(imdi) onların bağışlanması için (Allah’a) ister dua et, ister etme, (hiçbir şey fark etmeyecektir; çünkü) onlar için istersen yetmiş kez af dile, Allah’ı ve O’nun Elçisi’ni inkâra yeltenmelerinden ötürü Allah onları bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, böylesine kötülüğe batmış bir topluluğu doğru yola çıkarmaz.
84)Ve onlardan ölen kimsenin asla namazını kılma; mezarı başında da durma sakın; çünkü onlar Allah’ı ve O’nun Elçisi’ni inkâra yeltendiler ve bu günah içinde öldüler.
109)…….Allah (bile bile) kötülük yapan topluluğu doğru yola yöneltmez.
111)Bilesiniz ki, Allah yolunda savaşan, öldüren ve öldürülen müminlerden Allah canlarını mallarını satın almıştır; hem de karşılığında onlara cenneti vaad ederek:bu O’nun, yerine getirilmesini Tevrat’ta, İncil’de ve Kuran’da bizzat güvence altına aldığı gerçek bir vaattir.Kimdir verdiği sözü Allah’tan iyi tutan? Sevinin öyleyse, O’nunla böyle bir alışveriş yaptığınız için; çünkü budur en büyük bahtiyarlık.
NOT:’Allah’ın, karşılığında cenneti vaad ederek, müminlerden canlarını, mallarını satın alması’ Bunun anlamı: İnsanın sahip olduğu her şeyin gerçekte Allah’a ait olduğu ama insana bunlar üzerinde sadece kullanma ya da yararlanma hakkını verildiğidir.
112) (Bu ne zaman bir günah işleseler, hemen) tevbe ve pişmanlık içinde Rablerine yönelen kimselerin (bahtiyarlığıdır); O’na (yürekten) kulluk edenlerin; O’nu (coşkuyla) övenlerin; ve O’nun önünde eğilen, O’nun önünde küçülerek yere kapananların, doğru ve güzel olanın yapılmasını önerip, eğri ve kötü olanın yapılmasına engel olanların; ve Allah’ın koyduğu sınırları gözetenlerin (bahtiyarlığı). Öyleyse, (ey Peygamber,Allah’ın bu vaadiyle) müjdele, bütün o müminleri.
113)(Günah içinde ölen) kimselerin cehennemlik olduğu kendilerine açıklandıktan sonra, yakın akraba olsalar bile, Allah’tan başkasına tanrılık yakıştıran kimselerin bağışlanmasını dilemek artık ne Peygamber’e yaraşır, ne de imana erişenlere.
NOT:148) Bu yasaklama müşriklerden ölmüş bulunanlar yani tevbe etmeden ölenler için geçerlidir, henüz yaşayanlar için değil. Çünkü’ henüz hayatta olan birinin (bir günahkârın) bağışlanmasını dilemek, bunun için dua etmek…Allah’ın böyle bir kişiye hidayetini bahşetmesini istemek demektir ki, bu caizdir’.
115)Ve Allah bir topluluğu-onlara doğru yolu gösterdikten sonra (bile)- sakınıp gözetecekleri şeyler konusunda kendilerini (bütünüyle) aydınlatmadan asla sapıklıkla suçlamaz.Gerçek şu ki, Allah her şeyi aslıyla ve bütünüyle bilir.
119)Siz ey imana erişenler!Allah’a karşı sorumluluk bilincinden uzaklaşmayın ve hep doğru sözlü kimselerden olun.
NOT:Takvâ= Allah’a karşı sorumluluk bilinci
122)Bütün bunlarla birlikte, (savaş zamanı) müminlerin hepsinin toptan yola çıkması doğru olmaz; onların arasında her gruptan bazılarının seferden geri kalmaları, (bunun yerine) Din hakkında derin ve sağlam bir bilgi elde etmek yolunda çaba göstermeleri ve (böylece) seferden dönen kardeşlerini aydınlatmaya çalışmaları daha yerinde olacaktır; böylece belki,onlar (da) kötülüğe karşı kendilerini (daha iyi) korumuş olacaklardır.
NOT:162) Yukarıdaki ayet her ne kadar özellikle ‘din’ alanındaki bilgilenmeden söz ediyor gibiyse de, aslında her türlü bilgilenme için geçerlidir.
İnananların ‘Din hakkında derin ve sağlam bilgi elde etmek için çaba göstermeleri’ne ilişkin yükümlülükleri ve bu çabalarının ürününü inanan kardeşleriyle paylaşmaları, bilgilenmenin pratik uygulaması da dahil, her çeşidini içine almaktadır.’
126)Peki, bunlar her yıl bir ya da iki kere denenip sınandıklarını bilmiyorlar mı ki, tevbe edip (Allah’ı) anmıyorlar?
NOT:167) ‘Her yıl bir ya da iki kere ‘ ifadesi sürekliliğe işaret eden deyimsel bir ifadedir.
‘Sınanma’ifadesi ise; insanın akılla ve dolayısıyla eğri ile doğru arasında seçim yapabilme kabiliyetiyle donatılmış olmasının bir gereği ve sonucudur.
128)Gerçek şu ki, (ey insanlar), size kendi içinizden bir Elçi gelmiştir; sizin (öte dünyada) çekmek zorunda kalabileceğiniz sıkıntıdan ötürü kendini (zihnen) büyük bir yük altında hisseden; size çok düşkün (ve) müminlere karşı şefkat ve merhametle dolu bir Elçi.