14/ İBRÂHÎM SÛRESİ

RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA

1)Elif-Lâm-Râ. Bu,Rablerinin izniyle, bütün insanlığı kopkoyu karanlıktan aydınlığa, O yüceler yücesinin, O her övgüye lâyık olanın yoluna çıkarsın diye sana indirdiğimiz (bir vahiy), bir ilâhi kelâmdır.
3)Onlar ki, dünya hayatını biricik sevgi nesnesi olarak seçip, onu ahiret (düşüncesine bütünüyle) yeğ tutarlar ve başkalarını Allah yolundan çevirip, onu eğri ve dolambaçlı göstermeye çalışırlar.İşte çok derin, onulmaz bir sapıklık içinde olan, böyleleridir.
4)Biz her elçiyi, mutlaka kendi halkının diliyle (vahyedilmiş bir mesajla) gönderdik ki, (hakkı) onlara, açık (ve dolaysız) bir biçimde ulaştırabilsin, artık bundan sonra Allah (sapmayı) dileyeni sapıklık içinde bırakır, (doğru yolu tutmayı) dileyeni de doğru yola yöneltir, çünkü doğru hüküm ve hikmetle edip-eyleyen en yüce iktidar sahibi O’dur.
NOT:4) İnsanın sapıp da ‘yoldan çıkması’ kelimenin avamî anlamıyla ‘kader ya da ‘alınyazısı’nın keyfi bir sonucu değil, fakat kesinlikle insanın kendi tutum ve eğilimlerinin bir sonucudur. Allah, tutum ve davranışlarının gidişi itibariyle asla imana ermeyeceğini bildiği insanların dışında hiç kimseyi saptırmaz, sapıklık içinde bırakmaz.Allah yüzüstü bırakılmayı hak edenlerin dışında kimseyi yüzüstü bırakmaz ; buna karşılık yardım ve desteği hak edenlerin dışında kimseye yardım ve destek vermez. Zemahşerî , şöyle diyor:’Allah ( bile- isteye) hakkı inkâr yolunu seçip, bu (inkârcılığı)nda inat göstereceğini bildiği kimseyi yüzüstü bırakır; ve imanı seçeceğini bildiği kimseye de (bu yolda) yardım ve destek bahşeder. Bu durum, sonucun (insanın) serbest seçimine, yani, (Allah’ın) destek ve yardımını mı yoksa yüzüstü bırakıp yardımından uzak tutmasını mı hak etmesine bağlı olduğunu göstermekte, insanın serbest iradesini hesaba katmayan cebrî yorumları hükümsüz kılmaktadır. (42:8) (45:23)
5)……Çünkü bu (hatırlatmada), darlığa sonuna kadar göğüs germesini ve (Allah’a) yürekten şükretmesini bilen herkes için mutlaka çıkarılacak dersler vardır.
7)Ve (yine hatırlayın ki) Rabbiniz size (şöyle) bildirmişti:’(Bana) şükrederseniz, muhakkak ki size kat kat fazla veririm; yok eğer nankörlük ederseniz, bilin ki azabım gerçekten çok çetindir’.
22)Ve her şey olup bittikten, hüküm yerine geldikten sonra Şeytan:’Gerçek şu ki, Allah size gerçekleşmesi kaçınılmaz bir söz vermişti.Bense (her fırsatta) size birtakım sözler verdim ama sizi hep yüzüstü bıraktım. Yine de benim sizin üzerinizde gerçekte bir nüfûzum yoktu. Sizi sadece çağırıyordum; siz de ( bu çağrıya) icabet ediyordunuz. Bunun içindir ki, beni suçlamayın. Ne ben sizin imdadınıza yetişecek durumdayım, ne de siz benim imdadıma yetişecek kimselersiniz; çünkü, bakın ben, sizin vaktiyle beni (Allah’a) ortak koşmanızda bir doğruluk payı olduğunu her zaman reddetmişimdir.Doğrusu , tüm zalimleri çok can yakıcı bir azap beklemektedir.
NOT:Kur’an’da şeytan terimi, çoğu zaman, her insanda bulunan ve mahiyeti itibariyle ahlâk dışı olan ve dolayısıyla insanın ruhî ve manevî huzuruna, esenliğine aykırı düşen dürtüler için bir mecaz olarak kullanılmaktadır.
Bu ayet göstermektedir ki, gerçek Şeytan, insanın (kendi) arzuları, hevesleri ve kompleksleridir.Yukarıdaki sözleriyle Şeytan ortaya koymaktadır ki,kendisi (günahkârların ruhuna) ancak ayartma ve vesvese yoluyla ulaşmaktaydı.Dolayısıyla, eğer insan ruhunda şehvete, öfkeye,boş ve batıl inanç ve fantezilere doğru önceden mevcut bir eğilim, bir yatkınlık olmasaydı, bu şeytanî ayartma ya da vesveseler hiçbir şekilde etkili olmayacaktı.
Şeytan; hem insanlar arasında, hem de ruhsal dünyada mevcut olan Şeytanî güçler (görünmez varlıklar) (cin) arasında bulunur.(6:112 , 7:20 )
Şeytanî dürtü: İnsanın öteki kişiliği
23)Ama imana erişip doğru ve yararlı işler yapanlar, içinde akarsuların çağıldadığı hasbahçelere sokulacaklar; ve orada Rablerinin izniyle, ‘Selâm!’ ile karşılanıp yaşayacaklar.
24)Allah’ın, güzel-doğru bir söz için nasıl bir misâl verdiğini görmüyor musun(uz)? Kökü sapasağlam, dalları göğe doğru uzanan güzel-diri bir ağaç gibi(dir o),
25)ki, Rabbinin izniyle her mevsim meyvesini verip durur. Allah insanlara (işte böyle) misâller veriyor ki, (değişmeyen gerçeği) düşünüp kendilerine ders çıkarsınlar.
26)Ve çirkin bir sözün durumu ise, kökü toprağın üstüne çıkarılmış, bütünüyle kararsız, dayanıksız çürük bir ağacın durumuna benzer.
31)(Ve) imana erişen kullarıma da söyle, hiçbir pazarlığın, dostluğun-arkadaşlığın olmayacağı o Gün gelip çatmadan önce, salâtta devamlı ve duyarlı olsunlar; kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Bizim yolumuzda) gizli açık harcasınlar.
NOT:45) ‘İşte şimdi Bize yapayalnız geldiniz, tıpkı sizi ilk yarattığımız gibi’ (6:94)
40)(O halde)’ Ey Rabbim, beni ve soyumdan gelen insanları salâtta devamlı ve duyarlı kıl. Ve, ey Rabbimiz, bu duamı kabul buyur; (DUA)
41)Hesabın görüleceği Gün, beni, anamı-babamı ve bütün müminleri bağışla’ (DUA)
48)yerin başka bir yere, göğün başka bir göğe dönüştürüleceği ve (bütün insanların) var olan her şeyin üstünde hükümran olan o tek İlâh’ın, Allah’ın huzuruna çıkacakları Gün (O’nun sözü gerçekleşecektir).
52)Bütün insanlığa bir mesajdır bu. Öyleyse artık onunla uyarı bulsunlar; ve bilsinler ki, tek İlâh O’dur; ve sağduyu sahipleri de bunu akıllarında tutsunlar.