25/ FURKÂN SÛRESİ

20)(Ey Muhammed), Biz senden önce de yiyip içen, çarşıda pazarda dolaşan (ölümlü ) insanların dışında kimseyi elçi olarak göndermedik.(Böyle yaparak, ey insanlar), kiminizi kiminiz için bir imtihan vesilesi kıldık, (ki), sabredecek misiniz, (bunu kendiniz de göresiniz; yoksa), Allah zaten her şeyi olduğu gibi görmektedir.
NOT:16)Her yeni peygamberin kural olarak başlıca iki amaçla gönderildiğine işaret etmektedir.Birincisi, vahiy yoluyla insanoğluna ahlâki bir mesaj ulaştırmak ve böylece doğruyla eğriyi yani hakla bâtılı birbirinden ayırmaya yarayan bir ölçü (el-furkân) ortaya koymak, ikincisi de, bu risalet olgusunu, insanların önüne, onların peygamberin getirdiği mesaja karşı tepkilerinde kendini açığa vuracak olan manevî ve ahlâki tercih ve kavrayışlarını –yani , bu mesajın doğru ve ilâhi menşeli olduğunu anlamak için, tabiatüstü belirtilere, birtakım mucizelere ihtiyaç duymadan, mesajı kendi muhtevası içinde, aklî kıstaslarla değerlendirmeye istekli olup olmadıklarını_ sınamak için bir vesile olarak çıkarmak.
En derin anlamı ile bu ayet, sadece peygamberlerin değil, fakat her insanın,toplumsal varlığıyla, toplumun öteki üyeleri için, onların ahlâki tercih ve kavrayışlarının ortaya çıkmasını sağlayan bir imtihan vasıtası olduğunu îma etmektedir.
25)O gün ki, gök bulutlarla birlikte, bütün yüküyle parçalanacak ve birbiri ardından melekler indirilecek.
44)yoksa sen onlardan çoğunun (senin ulaştırdığın mesajı) dinlediklerini ve akıllarını kullandıklarını mı sanıyorsun? Hayır hayır, koyun sürüsü gibidir onlar; doğru yoldan hiç mi hiç haberleri yok.
47)Sizin için geceyi bir örtü, uykuyu bir dinlenme hali kılan ve her (yeni) günün (sizin için,adeta) yeni bir diriliş olmasını sağlayan O’dur.
48)Rahmetinin önünden rüzgârları müjdeci olarak gönderen O’dur.Evet, böylece gökten tertemiz suyu Biz indiriyoruz.
49)ki onunla ölü toprağı yeşertip canlandıralım ve yine onunla, hayvan olsun, insan olsun, yarattığımız nice canlıyı suya kavuşturalım.
50)Gerçek şu ki, Biz bütün bunları insanların gözü önüne hep seregelmişizdir ki, belki ders alıp akıllarında tutarlar; ama insanların çoğu, nankörlükte direnmektedir.
53)İki büyük su kütlesini – ki bunlardan biri tatlı ve susuzluğu giderici, diğeri tuzlu ve acıdır- birbirine salıveren ve ikisinin arasına bir engel, karışmalarını önleyen bir perde koyan O’dur.
NOT:42)Bu iki büyük su kütlesinin, sürekli birbirleriyle karşılaşıp okyanuslara karıştıkları halde, sanki aralarında görünmeyen bir perde, bir engel varmışcasına terkiplerindeki farklılığı korumasını sağlamaktadır; suyun çevrimsel dönüşümünde yani tuzlu denizlerden buharlaşarak yükselip bulutları oluşturarak, sonra yoğunlaşıp kar ve yağmur yoluyla dereleri, ırmakları besleyerek tekrar denize dönmesinde, kendini gösteren Allah’ın yaratma plânına ilişkin dolaylı bir hatırlatma.
59)Gökleri , yeri ve bu ikisi arasında var olan her şeyi altı evrede yaratan ve kudret ve hükümranlık tahtına kurulan O’dur, O , Rahman/sınırsız Bağış-Kayra Sahibi! O’nu (Kendisinden) o her şeyden Haberdar Olan’dan sor.
60)Hal böyleyken, onlara ‘Rahmân önünde secdeye varın’ denildiğinde, ‘Rahman da neymiş (ya da kimmiş) Şimdi biz senin buyurduğun şeyi önünde mi secdeye varalım yani’ derler; ve böylece (senin çağrın) onların nefretini arttırır.
62)Ve, hatırda tutmak isteyen, yani şükretmek isteyen kimseler için (varlığına, birliğine işaret olmak üzere) geceyle gündüzün birbiri ardınca gelmesini sağlayan da O’dur.
63)Rahmân’ın has kulları ki, onlar yeryüzünde tevazu ve vekar içinde yürürler ve ne zaman kötü niyetli, dar kafalı kimseler kendilerine lâf atacak olsa, (sadece) selâm! derler.
NOT: Vekar = Ciddi, ağırbaşlı
64)Onlar ki, gecenin derinliklerinde secdeye vararak ve kıyama durarak, Rablerini anarlar.
65)Ve onlar ki,’Ey Rabbimiz!’ derler,’Cehennem azabını bizden uzaklaştır; çünkü onun çektireceği azap, gerçekten, pek korkunç,pek yaralayıcı olacaktır; (DUA)
66)gerçekten, o ne kötü bir yer, o ne kötü bir durak!’ (DUA)
67)Ve onlar ki, başkaları için harcadıkları zaman, ne saçıp savururlar, ne de cimrilik yaparlar; bu ikisi arasında her zaman bir orta yol bulunduğunu (bilirler)
68)Ve onlar ki, Allah’la beraber, asla bir takım düzmece tanrılara yalvarıp yakarmazlar; ve hukukî bir gerekçe olmadıkça, Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymazlar ve zina etmezler.Çünkü (bilirler ki), bunlardan herhangi birini işleyen kimse, bir kötülüğe bulaşmış olmakla (kalmayacak),
NOT:52) ‘hukukî bir gerekçe’ yani, sadece savunmaya yönelik (bir savaşta öldürme veya meşru bireysel savunma nedeniyle) öldürme.
69)(fakat) Kıyamet Günün’de böyle birinin çekeceği azap kat kat artacak ve o Gün aşağılık bir durumda kalakalacaktır.
70)Şu kadar ki,pişman olup doğru yola dönen,inanıp dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyan kimseler bunun dışındadır; bundan ötürü, (önceki) kötü hallerini Allah’ın iyi hallere dönüştürdüğü kimseler işte böyleleridir; çünkü Allah çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır.
71)Zaten kim ki tevbe eder ve (sonra da) dürüstçe, erdemlice davranırsa, gereği üzere Allah’a yönelen işte odur.
72)Onlar ki, yalan ve asılsız olandan yana şehadet etmezler, boş ve anlamsız şeylerle (uğraşan kimselere) rastladıkları zaman yanlarında vekarla geçip giderler.
73)Ve onlar ki, kendilerine Rablerinin mesajları hatırlatıldığı zaman, körler(in) ve sağırlar(ın yaptığı) (gibi) (düşünüp anlamadan) onları üzerine üşüşmezler.
NOT:55) Allah’tan yana gerçekten duyarlı ve bilinçli olan kimseler , mesajı anlamak için derin bir istek ve ilgi göstererek, mesajı can kulağıyla dinleyip, açık bir zihinle kavramaya çalışmalıdırlar.
Mesaj= Ayet
74)Ve onlar ki, ‘Ey Rabbimiz’ diye niyaz ederler, ‘bize göz nûru olacak eşler ve çocuklar bahşet; bizi Sana karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseler için örnek ve öncü yap’ (DUA)
75)İşte bunlar, güçlüklere göğüs germelerinden ötürü (cennette) üstün bir makamla mükâfatlandırılıp orada dirlik ve esenlik nidâlarıyla karşılanacak olan kimselerdir.
77)(İnanlara da ki): ‘Dua ve yönelişiniz O’na olan inancınız için değilse,Rabbim size niçin değer versin?(Ve inkârcılara de ki), ‘Gerçek şu ki, siz (Allah’ın mesajını) yalan saydınız, artık bu (günah) yakanızı bırakmayacaktır.