29/ 'ANKEBÛT SÛRESİ

RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
2)İnsanlar, (sadece) ‘İnandık’ demeleriyle bırakılacaklarını ve sınava çekilmeyeceklerini mi sanıyorlar?
4)Yoksa onlar –(inandıklarını iddia ettikleri halde) kötülük işleyenler – Bizden kurtulabileceklerini mi sanırlar? Ne tuhaf bir düşünce bu!
7)İman edip, doğru ve yararlı işler yapanlara gelince, Biz onların (önceki) kötülüklerini mutlaka sileriz ve onları yaptıkları iyiliklere göre ödüllendiririz.
NOT: Bakınız (46:16)
8)Biz insana, (yapacağı en hayırlı işlerden biri olarak) anne ve babasına iyi davranmasını emrettik; ama (buna rağmen), eğer onlar (ilâh olarak) kabul edemeyeceğin her hangi bir şeyi Bana ortak koşmanı isterlerse onlara uyma; (çünkü) hepiniz (sonunda) dönüp Bana geleceksiniz; o zaman (hayatta iken) yapmış olduğunuz her şeyi (iyi ve kötü yönleriyle) gözünüzün önüne sereceğim.
9)İman edip, doğru ve yararlı işler yapmış olanlara gelince, onları (öteki dünyada da) mutlaka dürüst ve erdemlilerin arasına sokacağız.
11) (Evet) Allah, (gerçekten) imana erenlerin de, ikiyüzlülerin de kimler olduğunu mutlaka gösterecektir.
NOT:7) İkiyüzlü = Münâfık Hayatını, içinde bulunduğu şartlarda, kendisine pratik faydalar sağlayacak vaadlere göre düzenleyerek manevî ve sosyal yükümlülüklerinden her zaman kolayca sıyrılma yolları arayan kişilik yapısıdır. Böyle bir karektere sahip olan kişi, genellikle ahlâken olduğundan daha iyi görünmeye çalışır.Başkalarını kandırmayı amaçlayan bilinçli bir gizlenme içindedir.Bu terim ayrıca, Kuran’da da zaman zaman rastlandığı gibi, inançlarında ve ahlâki sorumluluklarında zayıf veya kararsız olan ve yalnızca kendisini kandırmaktan öteye geçmeyen kişiler için kullanılmaktadır.
20)De ki; ‘Yeryüzünü dolaşın ve Allah’ın (insanı) nasıl (harikulâde bir şekilde) yoktan var ettiğini görün. Allah işte bu şekilde, ikinci hayatınızı da var edecektir; çünkü Allah her şeye kâdirdir.
NOT:15)Bu ayet insanın en basit maddelerden yaratılmış olduğuna ve sonra, sadece bedene değil, aynı zamanda beyin ile duygular ve içgüdülere de sahip olan hayli kompleks bir varlık haline yavaş yavaş (tedricen) dönüştüğüne işaret eder.
23)Allah’ın ayetlerini ve (sonunda) O’na kavuşacaklarını inkâr edenler, Benim rahmetimden ümitlerini kesmiş olanlardır; ve onları (öteki dünyada) acıklı bir azap beklemektedir.
NOT:16) Allah’a iman etmek – veya inanmaya hazır olmak- Yüce Allah’ın rahmet ve bağışlamasının bir ürünüdür. Tıpkı, öteki dünyada azabın ‘hakikati inkâr etmenin’ bir ürünü olması gibi.
43) İşte Biz insanın önüne bu temsilleri koyuyoruz; ama onların gerçek anlamını ancak (Bizi) tanıyanlar kavrayabilir.
NOT:38) Bu ayet, Kur’an’ın ' insanın idrakini aşan bir hakikatin varlığına inanan, Allah’a karşı sorumluluk bilincine sahip bütün insanlar için bir rehber’ olduğu ifadesi ile birlikte okunmalıdır.
45) Sana vahyedilen bu ilâhi kelâmı (başka insanlara) ilet ve namazında dikkatli ve devamlı ol; çünkü namaz (insanı) çirkin fiillerden ve akla ve sağduyuya aykırı olan her türlü şeyden alıkoyar; Allah’ı anmak gerçekten en büyük (erdem ve iyilik)tir. Allah bütün yaptıklarınızı bilir.
46) Geçmiş vahyin mensupları ile zulüm ve haksızlıktan uzak durdukları sürece en güzel şekilde tartışın ve deyin ki: ‘Bize indirilene inandığımız gibi, size indirilmiş olana da inanıyoruz, çünkü bizim ilâhımız ile sizin ilâhınız tek ve aynıdır ve biz (hepimiz) O’na teslim olmuşuzdur.
NOT:40) 45. ve 46. ayetler sadece Hz. Peygamber’e değil, genel olarak bütün müminlere hitap etmektedir.
49) Hayır, ama bu ( ilâhi kelâm), doğru bilgi ile ( anlayıp kavrama yeteneği ile) donatılmış insanların kalplerine kolayca nüfuz eden mesajlardan oluşur, (kendilerine) zulmedenler dışında hiç kimse mesajlarımızı bile bile reddetmez.
57)Her can ölümü tadacaktır, (ve) sonunda hepsi dönüp Bize gelecektir.
64) Çünkü, (akıllarını kullansalardı bilirlerdi ki), bu dünya hayatı geçici bir zevk ve eğlenceden başka bir şey değildir, oysa sonraki hayat, tek (gerçek) hayattır; keşke bunu bilselerdi.
67)Görmezler mi ki, çevrelerindeki insanlar (korku ve ümitsizlik içinde) paniğe kapılmışken, Biz (Bize inanalar için) güvenli bir sığınak oluşturmuşuz? Yoksa hâlâ geçersiz ve anlamsız şeylere inan(maya devam ed)ip Allah’ın nimetini inkâr mı edecekler?
NOT:59) Allah’ın gerçek müminlere bahşettiği iç huzurunu ve manevî tatmin duygusunu gösteren ‘güvenli sığınak’ın tersine, ateist ve agnostikler, genellikle, öldükten sonra başlarına neler geleceği konusunda belirsizlikten kaynaklanan bir tedirginlik ve bilinmeyenin doğurduğu bir korku içinde yaşarlar.(Ateist = Tanrı veya tanrıların var olmadığını kabul eden felsefi görüş. Agnostik = Gerçeğin bizzat bilinmeyen ancak duyu organlarıyla bir takım bilgiler elde edilebileceğini savunan felsefi görüş )