17/ İSRÂ SÛRESİ

RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
2)Ve Biz (aynı şekilde) Musa’ya (da) kitap vermiştik ve onu İsrailoğulları için bir doğru yol rehberi kılmış (ve onlara şöyle demiştik): ‘Kaderinizi belirleme gücünü Benden başkasında aramaya kalkışmayın’.
NOT:4)Vekîl terimi Allah için kullanıldığı zaman bazen ‘koruyucu’(3:173 de olduğu gibi) yahut ‘destekleyici/savunucu’ (4:109 da olduğu gibi) ya da ‘her şeyi gözetiminde tutan’ (6:102 ve 11:12 de olduğu gibi) anlamında kullanılmaktadır.Bu ayette, (39:62) olduğu gibi,yarattığı varlıkların ve nesnelerin kaderlerinin belirlenmesi konusunda sadece Allah’ın nüfûz ve kudret sahibi olduğunu ifade etmektedir.
Âyet = (ilâhi) mesaj , işaret/alâmet
11)Hâl böyleyken, insan yine de (çoğu zaman) iyilik için dua ediyormuşcasına (tutkuyla)kötülük için dua eder, çünkü insan (yargılarında) tez canlıdır
NOT:12)’Mümkündür ki, hoşlanmadığınız bir şey sizin için (bazen) iyi olabilir; ve yine mümkündür ki,hoşlandığınız bir şey de sizin için (bazen) kötü olabilir’ (2:216): Başka bir değişle, îlâhi rehberlik, iyinin ve kötünün ne olduğu konusunda tek nesnel ölçüdür.
12)Oysa, Biz geceyi ve gündüzü iki ayet kıldık;…..
13)Öte yandan, Biz her insanın kaderini (kendi) boynuna dolamışızdır; öyle ki, Kıyamet Günü onun önüne, her şeyi açık açık kaydedilmiş bulacağı bir sicil çıkaracağız.
NOT:17) İnsanın manevî/ruhanî yazgısı (ya da kaderi) kendisine bağlıdır.Kader kavramı, insan hayatına ilişkin harici şartların ve olayların gidişinden çok, kişinin manevî/ahlâki tercihlerinin bir sonucu olarak oluşan yazgısıdır.
15)… kimse kimsenin yükünü taşıyacak değildir.Ayrıca, Biz (kendilerine) bir elçi göndermeden (yaptığı haksızlıklardan ötürü hiçbir topluma) azap etmeyiz.
21)Onların bazılarına (yeryüzünde) diğerlerine göre nasıl cömert davrandığımıza bir bak; fakat (unutma ki), ahiret, paye olarak daha yüksek, erdem ve (manevî) zenginlik bakımından daha yücedir.
23)çünkü Rabbin, başkasına değil, yalnızca O’na kulluk etmenizi ve ana-babaya iyi davranmanızı buyurmuştur. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında kocarsa, onlara sakın ‘Öf’ demeyesin; onları azarlamayasın; onlara saygılı, yüceltici sözler söyleyesin.
24)ve onlara alçak gönüllüce ve acıyıp-esirgeyerek kol-kanat geresin; ve ‘Ey Rabbim!’ diyesin, ‘Onların beni küçükken sevgi ve şefkatle besleyip büyüttükleri gibi, Sen de onlara merhamet eyle!’.
(DUA)
NOT:26) İnsanın dünyaya gelmesinde asıl ve gerçek sebep Allah olmakla birlikte, bunun gerçekleşmesinde maddi ve fiili sebep kişinin ana-babasıdır.Böyle olduğu için de , bu ayette Allah’ı tâzim ve tevhit konusundaki çağırıyı hemen ana-babayı yüce tutma emri ya da öğüdü izliyor.Ayrıca insanlar arasındaki ilişkilerde merhametin, yüce gönüllülüğün ve dürüstlüğün ‘Ahiret Hayatı’nın güzel kılınması için gösterilmesi gereken çaba’nın tamamlayıcı bir parçası olduğunu ortaya koyuyor.
26)Ve (ey insanoğlu), yakın(larına) hak(lar)ını ver; düşküne de, yolda kalmışa da; ama sakın (elindekini) anlamsız, amaçsız bir biçimde saçıp savurma.
27)çünkü, bil ki, saçıp savuranlar Şeytan’ın türdeşleridir; Şeytan da zaten Rabbine karşı gerçekten çok büyük bir nankörlük sergilemiştir.
28)Ve eğer sen (kendin) de Rabbinin katından ihtiyaç duyduğun bir lütfu/bir rahmeti arama çabası içinde olduğun için (ihtiyaç sahiplerine) ilgisiz kalmak zorunda isen, o zaman, hiç değilse, onlara yumuşak/yatıştırıcı bir söz söyle.
29)ve ne ellerini boynuna bağlayıp kilitli tut, ne de sonuna kadar aç(ıp varını yoğunu ortaya dök); böyle yaparsan, (yükümlü olduğun kimselerce) kınanan, yapayalnız ve yoksul biri olup çıkarsın.
33)Ve yine sakın, haklı bir gerekçeye dayanmaksızın; Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymayın…..
NOT:38)Yani, hukukî bir yargı, haklı sebeplere dayanan bir savaş (2:190 not:167) ,yahut nefsi müdafaa gibi gerekçelere dayanmadıkça.
34)Yetimin malına, kendisi erginlik çağına varıncaya kadar, onu değerlendirmek amacı dışında sakın yaklaşmayın. Verdiğiniz her sözü yerine getirin, çünkü verdiğiniz her sözden (Hesap Günün’de) mutlaka sorguya çekileceksiniz.
NOT: ’Allah’la andlaşma/sözleşme’ ifadesi, kişinin Allah’a olan inancından doğan manevî, ahlâkî ve toplumsal yükümlülüklerine işaret etmektedir; ve ikinci olarak da, insanların birbirleriyle yaptıkları tüm sözleşmelerin, tüm andlaşmaların, ilke olarak Allah’la yapılmış sayılacağını ve dolayısıyla bunlara tam bir riayet gerektirdiğini tenbih etmektedir.(16:91)
35)Ve ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam tutun, tartıyı da doğru teraziyle yapın; böylesi (sizin için) daha iyi, daha yararlı ve sonuç olarak da daha güzel olacaktır.
NOT:44)’Müstakîm’= ‘Dosdoğru’ Yukarıdaki buyruk, sadece ticari alışverişler için değil,insanlar arası bütün ilişkiler için geçerlidir.
36)Bilmediğin şeyin ardına düşme; çünkü, işitme duyusu, görme duyusu ve kalp, bunların hepsi (Hesap Günün’de) bundan sorguya çekilecektir.
NOT:45) Olaylar ya da insanlar hakkında ileri sürülen asılsız iddialara (ve dolayısıyla iftira ve yalan şahadete), olaylarla doğrulanmayan, tahmine dayanan beyanlara ya da elde doğru değerlendirmeye yetecek veriler olmadığı halde, birtakım toplumsal olay ve oluşumlara karışma tavrına işaret eden bir ifade olduğu söylenebilir.
37)Ve yeryüzünde kurumlanarak dolaşma; çünkü (böyle yapmakla) sen ne yeri yarabilir ne de boyca dağlara ulaşabilirsin.
41)Gerçek şu ki, bu Kuran’da Biz (gerçeği) pek çok yönden açık açık ortaya koyduk ki, (onu inkâr edenler) iyice içlerine sindirebilsinler; ne var ki, bu sadece onların nefretini arttırdı.
44)Yedi gök ile yer ve onların içinde yer alan her şey O’nun sınırsız kudret ve yüceliğini anmaktadır; O’nun yüceliğini, aşkınlığını övgüyle yankılamayan bir tek nesne yoktur; ne var ki, siz onların yücelemelerini anlayamıyor, kavrayamıyorsunuz. Yine de, hem çok bağışlayıcı, hem de halîm olan O’dur.
NOT:53)Yani, kâinattaki her şey sınırsız ilim sahibi Yaratıcı bir İrade’nin varlığına tanıklık ederken, yalnızca insan, her zaman var olan, her yerde varlığını hissettiren Allah’ın mutlak kudretinin bu karşı konulmaz, görmezlikten gelinmez tecellilerine karşı çoğu zaman kör ve sağır kalmaktadır.
53)Yine de sen kullarıma söyle, (inançlarını paylaşmayan kimselerle) en güzel bir biçimde konuşsunlar, çünkü, Şeytan, insanların aralarını açmak için her zaman fırsat kollamaktadır.Şeytan gerçekten de, insanın açık düşmanıdır.
71)(ama) gün gelecek, bütün insanları huzurumuza çağıracağız (ve onları, yaşarken) davranışlarına yön veren bilinçli eğilimlerine, seciyelerine göre (yargılayacağız); sicilleri sağ ellerine verilecek olanlar, işte bunlar, tutanaklarını (sevinçle) okuyacak olanlardır.Bununla birlikte kimseye kıl payı kadar haksızlık yapılmayacaktır.
NOT:87)Bu ayet göstermektedir ki, insanın ahiretteki hayatı, sadece dünya hayatında izlediği davranış tarzıyla belirlenmiş olmakla kalmayıp, aynı zamanda, önceden yer etmiş eğilimlerin tabii inkişafı ve yoğunlaşması halinde dünya hayatının organik bir uzantısı olarak tecelli etmektedir. ( 20:124-125)
78)Güneşin doruğu aşmasından, gecenin çöküşüne kadar(ki süre içinde) namazı(nı) gereği üzere yerine getir; sabah (namazı) okumasını da (tam bir dikkat ve duyarlık içinde gerçekleştir); çünkü sabah okuması(nda insan) gerçekten de(ulvî olan her şeye) açıktır.
NOT:95)Gerçi her namazda Kur’an okumak zorunludur, fakat özellikle sabah namazı deyimsel olarak ‘sabah okuması (Kur’an)’ olarak anılmaktadır ki, bunun sebebi de Hz.Peygamber’in özellikle bu vaktin namazını kılarken, onun önemini de vurgularcasına vahyin etki ve esinlenmesi altında okumayı uzun tutmasıdır.
NOT:96)Gecenin sükunet ve karanlığının yerini, gündüzün diriltici ışığına terk ettiği bu saatlerde (fecr), insan ruhu dua, tefekkür,zikr (anma) eylemlerinin bir bileşimi olan salât yoluyla manevî/ruhanî gerçekler alanına derin ve dolaysız bir nüfûz sağlayabileceği, ulvî olan her şeyle ilgi ve temas kurabileceği yüksek bir algı ve duyarlık düzeyinde bulunmaktadır.
79)Ve gecenin bir vaktinde kalkıp, kendi isteğinle yaptığın ilave bir eylem olarak namaz kıl; ki böylece Rabbin seni belki (ahirette) övgüye değer bir konuma yükseltir.
80)Ve (dua ederken) de ki: ‘Ey Rabbim, (girişeceğim her işe) doğruluk ve içtenlik üzere girmemi; (bırakacağım her işten de) doğruluk ve içtenlik göstererek çıkmamı sağla; ve bana katından destekleyici bir güç, bir tutamak bahşet’. (DUA)
84)De ki: ‘Herkes kendi yapısına göre davranmaktadır; ve bunun içindir ki Rabbiniz kimin en iyi yolu seçtiğini çok iyi bilmektedir.’
89)Çünkü, gerçekten de Biz bu Kur’an’da her konuyu insanlığın (yararı için) değişik açılardan örneklerle açıklamış bulunuyoruz. Hâl böyleyken, yine de insanların çoğu inkârcı bir tavırdan başkasını benimsemekten inatla kaçınmaktadır.
105)Ve Biz bu (vahyi) değişmeyen gerçeğe işaret olarak indirdik ve o da ( sana ey Peygamber) hak olarak ulaştı; çünkü Biz seni yalnızca bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
NOT:126) Değişmeyen gerçek = Hak üzere
106)ve ayrıca onu, insanlara yavaş yavaş okuyasın diye bir Kur’an, temel bir okuma metni olarak bölüm bölüm açıkladık, ayet ayet indirdik.
107)De ki; ‘Ona ister inanın, ister inanmayın’. Kendilerine önceden doğru bilgi ve kavrayış yeteneği verilmiş olanlara bu (ilâhi metin) okunduğu zaman, hemen yüzleri üzerine yere kapanır,
108) ve şöyle derler: ‘Sınırsız kudretiyle ne yücedir Rabbimiz!.İşte Rabbimizin vaadi apaçık gerçekleşti!’.
NOT:131) Yani , Kur’an’ı vahyetmesiyle ve dolayısıyla insanoğluna, manevi, kültürel ve toplumsal girişim çizgisinin her adımında yol gösterecek olan bir rehber bahşetmiş olmasıyla ilgili olsa gerekir.
109)İşte (böyle deyip) ağlayarak yüzüstü yere kapanırlar ve (Allah’tan yana gösterdikleri) bu (bilinç ve duyarlık) onların saygı ve sakınmasını arttırır.
110)de ki,’İster Allah diye çağırın, ister Rahman diye,O’nu hangi isimle çağırırsanız çağırın, (O hep Birdir; ve) bütün güzel ve üstün nitelikler O’nundur.’
(O’na dua et, ama) duanda sesini fazla yükseltme, çok fazla alçaltma da, ikisinin ortası bir yol tut.
NOT: Allah’ın Rahman sıfatı:Hiçbir şarta bağlı olmaksızın, herşeyi/herkesi kucaklayan kayra, bağış,acıma ve esirgeme gücünü ifade eden son derece geniş bir anlama sahiptir.
‘Allah , rahmeti Kendisine ilke edinmiştir’ (6:12 , 6:54)
111) Ve de ki: ‘Bütün övgüler, döl edinmeyen, egemenliğinde ortağı bulunmayan, güçsüzlükten, düşkünlükten ötürü herhangi bir yardıma-yardımcıya gereksinme duymayan Allah’a yakışır.’ İşte, O’nu (hep böyle) yücelterek an. (DUA)