30/ RÛM SÛRESİ

RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
11) (İnsanı) yoktan var eden Allah sonra ona yeniden can verecektir ve sonunda hepiniz yine O’na döndürüleceksiniz.
17)Öyleyse akşam vaktine girdiğinizde ve sabah kalktığınızda Allah’ın sınırsız şanını yüceltin;
18)Göklerde ve yerde her türlü övgünün O’na mahsus olduğunu (görerek) öğle vaktinde de, sonrasında da (O’nu yüceltin)
NOT:13) ‘Allah’ı bütün vakitlerde anın’ Bu genel mahiyetteki öğüt dışında,ayette belirtilen belli saatler, bir müslümana günde beş kez farz kılınan namaz vakitlerini göstermektedir.
Akşam vakti’ , hem güneşin batımından sonraki hem de gecenin başlangıcındaki namazlara işaret eder.
20) Sizi balçıktan yaratması, O’nun mucizevî işaretlerinden biridir ve (yaratıldıktan) sonra, baktınız ki, birbirinizden farklı (ölümlü) insanlar olup çıkmışsınız.!
21)O’nun işaretlerinden biri de, sizi cezbeden kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranıza sevgiyi ve şefkati yerleştirmesidir; bunda, kuşkusuz, düşünen insanlar için dersler vardır.
24)Gözünüzün önünde size korku ve ümit veren şimşekler çaktırması ve gökten yağmur yağdırıp, bununla ölü toprağa can vermesi (de) O’nun mucizevî işaretlerinden biridir; akıllarını kullananlar için bundan alınacak dersler vardır.
NOT:16,44) Yani, yağmur ümidi- bu, imanın ve manevî hayatın çok sık tekrarlanan Kur’an’î sembolüdür. (13:12)
27) (Bütün hayatı) yoktan var eden, sonra onu yeniden vücuda getiren O’dur; Bu O’nun için pek kolaydır; çünkü O, göklerde ve yerde mevcut olan bütün yüceliklerin özü ve esasıdır ve yalnız O kudret ve hikmet sahibidir.
NOT:18) Bu ayet ile 11. ayet (ve aynı zamanda 10:4) hemen hemen aynı kelimelerle ifade edilmiş olmalarına rağmen, bu ayet, daha geniş bir anlam taşımakta ve yalnız insanla, insanın bireysel yeniden dirilmesiyle sınırlı kalmayıp, bütün hayatı kavrayan sürekli bir yeniden yaratma sürecine işaret etmektedir.
30)Böylece sen, bâtıl olan her şeyden uzaklaşarak, yüzünü kararlı bir şekilde (hak olan) dine çevir ve Allah’ın insan bünyesine nakşettiği fıtrata uygun davran; (ki), Allah’ın yarattığında bir bozulma ve çürümeye meydan verilmesin; bu, sahih (bir) din(in gayesi)dir; ama çoğu insanlar onu bilmezler.
NOT:27) Fıtrat = İnsanı doğru ile yanlış, gerçek ile sahte/düzmece arasında ayırım yapabilmesine ve böylece Allah’ın varlığını ve birliğini kavrayabilmesine imkân veren, doğuştan edindiği sezgisel yetenek.
31)(O halde bâtıl olan her şeyden yüz çevirerek yalnızca) O’na yönel; ve O’na karşı sorumluluğunun bilincinde ol, namazını devamlı ve dikkatli şekilde ifa et ve O’ndan başkasına ilâhlık yakıştıranlar arasına girme;
32) (yahut) inançlarının bütünlüğünü bozarak parçalara bölünen ve her grubun yalnız kendi sahip olduğu (ilkelerle) övündüğü kimselerden olma!
NOT:29) (6:159 , 21:92-93 , 23:52-53) İnsanların karşılıklı olarak, yalnız kendilerinin Kur’an öğretisinin ‘tek gerçek temsilcileri’ oldukları şeklindeki hoşgörüsüz iddialarından doğan bütün gruplaşmaların kınanmasını ifade eder.
37)Onlar, Allah’ın rızkı dilediğine bol ihsan ettiğini, dilediğine ölçülü ve idareli verdiğini görmezler mi? Bunda, kuşkusuz inanan insanlar için dersler vardır.
38) Öyleyse yakınlarınıza, muhtaçlara ve yolculara haklarını verin; bu, Allah’ın rızasını kazanmak isteyenler için en doğrusudur, çünkü, mutluluğa erecekler onlardır.
NOT:’yolcu’ ifadesi; evinden uzakta olan herhangi bir kimseyi ve özellikle, bu durumdan dolayı geçim için yeterli imkâna sahip bulunmayan kişiyi gösterir. Daha geniş anlamda ise, herhangi bir sebepten dolayı geçici veya sürekli olarak evine dönemeyen kimseleri , örneğin politik sürgün veya mültecileri ifade eder. (2 not:145)
39) Ve (unutmayın: Başka) insanların mal varlığı sayesinde, artsın diye faizle verdikleriniz (size) Allah katında bir artış sağlamaz.Oysa, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için, karşılıksız verdikleriniz (O’nun tarafından bereketlendirilir); işte onlar, ( bu şekilde Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak isteyenler), ödüllerini kat kat arttıranlardır.
NOT: 35) Ribâ = Faiz Borç vermek suretiyle sağlanan ve ekonomik olarak zayıf durumda bulunan kesimlerin, güçlü ve servet sahibi kesimlerce sömürülmesinden doğan kazanç.
41)(Allah’ın buyruklarını umursamaz hale gelen şu) insanların kendi elleriyle yapıp-ettikleri sonucunda karada ve denizlerde çürüme ve bozulma başladı. Bu şekilde (Allah), belki (doğru yola) geri dönerler diye yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını onlara tattıracaktır.
NOT:39)Toprağın, havanın ve suyun sanayi artıkları ve şehir çöpleri yüzünden dizginlenemeyen bir şekilde kirlenmesi, bitki örtüsü ve denizlerin artan bir şekilde zehirlenip yok olması,görünürde faydalı ilaç kullanımı nedeniyle insanın kendi bedeninde ortaya çıkan her türlü genetik bozukluklar ve insanlara yararlı bir çok hayvan türünün giderek yok olması. Bütün bunlara, insanın sosyal hayatındaki hızlı bozulmayı ve çürümeyi, cinsel sapıklıkları, suçları ve şiddeti ve son aşamada nükleer dehşeti ilâve edebiliriz.Bunların tümü, son tahlilde, insanın Allah’a ve mutlak manevî / ahlâki değerlere karşı umursamazlığının ve bunu yerine, ‘maddî ilerleme’ yi tek önemli hedef sayan inançlara tutsaklığının bir sonucudur.45) O, inanıp doğru işler yapanları Kendi lütfuyla ödüllendirecektir. Şüphesiz Allah, hakikati kabule yanaşmayanları sevmez.
47)……zaten, inananlara yardım etmeyi üstümüzde bir sorumluluk olarak görmüştük.
48) Bulutları yükseğe kaldırsın diye (umut) rüzgârlarını estiren O’dur! O, bulutları göklerin üzerine dilediği gibi yayar ve onları yarıp parçalar, böylece bulutların içinden yağmurların boşaldığını görürsü; ve kullarından dilediğinin üzerine yağdırıp onları sevince boğar.
NOT:44,16) : ‘rüzgârlar’: manevî hayatı ve umudu sembolize eder,
‘yağmur’: imanı ve manevî hayatı sembolize eder.

52)Elbette sen ölülere asla duyuramazsın; ve sırtlarını (sana) dönüp uzaklaşan (kalbi) sağırlara (da)!
53) Ve yine, (kalpleri) kör olanları sapıklıklarından döndürüp doğru yola iletemezsin; Sen (davetini) ancak, mesajlarımıza inan(mak istey)enlere ve böylece kendilerini Bize teslim edenlere duyurabilirsin.
59) Allah bu şekilde, (hakikati) kabul etme(k isteme)yenlerin kalplerini mühürler.
NOT:55 (2:not.7) Bâtıl inançlara inatla sarılan ve hakikatin sesini dinlemeyi reddeden kişinin, zamanla hakikati kavrama yeteneğini kaybedeceği ve ‘böylece, sonunda kalbinin mühürlenmiş olacağı’
60) O halde, sıkıntılara göğüs ger; Allah’ın (Kıyamet Günü ile ilgili) vaadi kesinlikle doğrudur. Öyleyse, tam bir iç tatminine ulaşamayanların senin zihnine şüphe tohumları ekmelerine izin verme!.