37/ SÂFFÂT SÛRESİ

RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA

1)Düşün sıra sıra dizilmiş bu (mesajlar)ı,
2)ve bir vazgeçme çağrısı ile (kötülüklerden) alıkoymasını,
3)ve (bütün dünyaya) bir öğüt ve uyarıda bulunmasını,
4)şüphe yoktur ki, sizin İlâhınız Tek’tir.
NOT:1)Yukarıdaki Kur’an mesajları ( âyât), çok çeşitli konulara değinmektedir.Bir kısmı, Allah’ın birliğinin veya O’nun İlminin, Kudretinin ve Hikmetinin kanıtlarına değinirken diğer bir kısmı ilâhi vahyin veya yeniden dirilmenin kanıtlarını sergilemektedir.Bir kısmı insanın sorumluluklarını ve buna ilişkin kuralları sıralarken,diğerleri yüksek ahlâki ilkelerin tebliğine ayrılmışlardır.Ve bu mesajlar, her türlü değişme veya yenilenme (ihtiyacı)nın üstünde bulunan tutarlı bir sistem çerçevesinde düzenlenmişlerdir ve bu şekilde ‘sıra sıra dizilmiş’ varlıklara veya nesnelere benzerler.
5)Göklerin ve yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbi; bütün gündoğumu noktalarının Rabbi.
NOT:2) ‘günbatımı noktaların’dan’ değil de (anlam olarak değil,sadece söz olarak), ‘gündoğumu noktaları’nın zikredilmesi, Kur’an’ın ışık saçıcı,aydınlatıcı özelliğinin ima edildiğine inanıyorum(Muhammed Esed’e göre).
6)Biz yeryüzüne en yakın gökleri yıldızların güzelliğiyle süsledik,
7)ve onları her türlü bozguncu, şeytanî güce karşı emin kıldık,
NOT:3) ‘Ve onları kovulmuş her türlü şeytanî güce karşı koruma altına aldık’ (15:17)
Şeytân terimi; Kur’an’da sık sık, doğru ve iyi olan her şeye uzak ve yabancı olan, doğru ve iyi olana karşı çıkan güç ya da etki anlamında geçer.
Şeytâni sözcüğü; Hakkı inkâra şartlanmış olanların ya da buna eğilimli olanların içlerindeki kötü dürtüleri ifade için kullanılmıştır.Bu nedenle,Şeytân sözü, en geniş ve soyut anlamıyla, meşru ve geçerli ahlâki ilkelere aykırı amaçlara, niyetlere yönelmiş her türlü ‘kötü’ güç ve dürtüyü ifade eder.Allah’ın gökleri her türlü kötü güce karşı ‘koruma’ altına aldığını dile getiren ifade, O’nun, bu güçler veya böyle güçleri elinde tuttuğu kanısına kapılan kimseler için (astroloji veya gizli ilimler ile uğraşan kimseler), insan algı ve tasavvur gücünü aşan konular hakkında, gerçek bir bilgi edinilmesinin imkânsız olduğu gerçeği vurgulanmaktadır.
8)(ki) onlar, ( o bilinmeyeni bilmek isteyenler), yüce sakinler topluluğuna kulak veremesinler ve her taraftan kovulup sürülsünler.
NOT:4) Yani melekler topluluğuna
9)(rahmetten) yoksun kalsınlar ve (öteki dünyada) kendilerini bekleyen ebedî azaba dûçar olsunlar,
10) ama eğer birisi (bu bilgiden) bir kırıntı koparmayı başarırsa, (bundan dolayı) yakıcı bir alevin pençesine düşsün.
NOT:6) Bilinmeyen âlemi, yasak yollarla (gizlice ve hırsızlık yoluyla) keşfetmek için girişilen her çabayı kaçınılmaz olarak ‘parlak (yakıcı) bir alevin yani, yakıcı bir düş kırıklığının, apaçık bir hüsranın izlediğine işaret edilmektedir.
İnsanoğlunun O’nun yarattığı evrenin zenginliğini ve derinliğini tam olarak kavramaktan aciz olduğu gerçeğine işaret ediliyor. Burada, 34:9 ‘un bir yankısı görülmektedir. ‘Onlar, göğün ve yerin ne kadar az bir kısmının önlerine serildiğini, ne kadarının da gizlendiğini görmezler mi?’
37)Hayır,asla! (Sizin deli şair dediğiniz )o kişi hakikati getirmiştir; ve o, (Allah’ın önceki) elçilerinin (bildirdikleri) hakikati tasdik etmektedir.
NOT:15)Her hak din, daima aynı olan temel öğretilere işaret etmektedir, yoksa geçmiş dini hukuklarda mevcut bulunan zamanla değişebilir çok sayıdaki hükümlere değil.
40)Ancak Allah’ın halis kullarına böyle davranılmayacak;
NOT:16)’Her kötü fiilin ancak benzeri ile cezalandırılacağı’ prensibinin tersine , burada Kur’an, ‘iyi bir iş ve davranışla (Allah’ın) karşısına gelen’ kişinin, yaptığının on katı fazlası ile ödüllendirileceğini ifade etmektedir. (6:160)
41) (öteki dünyada) onlar için, yabancısı olmadıkları bir rızık hazırlanacaktır.
42)(Yeryüzündeki hayatlarının) ürünü olarak; ve onlar ağırlanacaklardır
43)nimet bahçelerinde,
NOT:'Naîm cenneti'= Nimet bahçeleri
44)mutluluk tahtları üzerinde birbirlerine (sevgi ile) bakışarak.
62)Böyle ( bir cennet) mi daha iyi bir ağırlanmadır, yoksa (cehennemim) ölümcül meyve ağacı mı?
NOT:22) Zakkûm ismi (ki bu ayet dışında 44:43 , 56:52 ayetlerde de geçmektedir), herhangi bir ‘öldürücü gıda’yı ifade eder. ‘Ölümcü meyve ağacı (ki 17:60 ‘da zikredilen ‘Kur’an’daki lânetlenmiş ağaç’ ile eş anlamlıdır) , Kur’an’ın ‘cehennem’ olarak tanımladığı öteki dünya azabının, kişinin yeryüzünde işlediği kötü fiillerin bir meyvesinden yani organik sonucundan başka bir şey olmadığı gerçeğine işaret eder.
63)Gerçek şu ki, Biz o (ağacı) zalimler için bir sınama aracı yaptık.
NOT:23)Kur’an’da cennet ve cehenneme yapılan bütün atıflar- ve insanların öteki dünyadaki durumları ile ilgili bütün tasvirler- mecazidir. ‘ölümcül meyve ağacı’ sembolünün – günahkârların öteki dünyada uğrayacakları azabın simgelerinden biri- zalimler için (veya 17:60 daki gibi ‘insanlar için’) neden bir ‘sınama (fitne) aracı’ olduğunu açıklar.
69)çünkü onlar atalarını eğri bir yol üzerinde buldular,
70) ve (şimdi) atalarının izinden gitmeye can atıyorlar.
NOT:27) Yani, kişinin yanlış yoldaki atalarının inanç, değer ve geleneklerini körce taklit etmesi ve hem aklın, hem de ilâhi vahyin sunduğu hakikatin bütün kanıtlarını gözardı etmesi, azabın temel sebebi olarak gösterilmektedir. (Zemahşerî) (35:6 not:4)
164) (Bütün tabiat güçleri Allah’a hamdeder ve şöyle derler)): İçimizden hiç kimse yoktur ki (Allah tarafından) kendisi için tayin edilmiş bir yere sahip olmasın;
165) biz de (ibadetlerimizde O’nun önünde) saf tutarız;
166)ve şüphesiz biz de O’nun sınırsız şanını yüceltiriz.
NOT:71) ‘Cansız varlıklar da ‘Allah’ı tesbih ederler/yüceltirler’
‘Yedi gök ve yer ve onların içinde bulunan her şey O’nun sınırsız kudret ve yüceliğini anmaktadır’ (17:44)
‘Dağları Davud’un çağrısına boyun eğdirdik’ (21:79)
‘Ey dağlar onun’la birlikte Allah’ı yüceltin/tesbih edin’ (34:10)
Eşyanın gölgesi bile Allah’a secde etmektedir’ (16:48)