39/ ZÜMER SÛRESİ

RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
3)Halis inancın yalnız Allah’a yönelmesi gerekmez mi? O’ndan başkasını dost ve koruyucu edinenler, ‘Biz bunlara sırf bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz’ (derler)……
NOT:1) Bu değinme, yalnız azîzlere/velilere, meleklere ve ‘putlaştırılmış’ kişilere tapınma ile sınırlı olmayıp, aynı zamanda bunların sembollerine (heykel,resim,mumya vb.) ve hayatta olmayan kişilerin gerçek veya temsili kabirlerine tapınmayı da kapsamaktadır.Bütün bu uygulamalar, tapınmada bulunanın, kendisi ile Allah arasında ‘aracılık’ umuduna dayandığından, Allah’ın ilim ve adalet sıfatlarıyla çelişir ve bundan dolayı, yaygın bir kabul görmesine rağmen, Kur’an tarafından şiddetle reddedilir.
6)O, sizi,(hepinizi) bir tek candan yaratmıştır ve ondan da eşini var etmiştir; ve size dişi-erkek evcil hayvanlardan dört tür bağışlamıştır; O, sizi annelerinizin rahimlerinde, üç katman karanlığın içinde, peşpeşe yaratılış safhalarından geçirerek yaratmaktadır…..
NOT:7) Her iki cinsin ,‘bir tek canlıdan’ türediği biyolojik gerçeğini gösterir. (4:1)
NOT:8) Çiftler halinde sekiz.Yani dört hayvan türünden (koyun, keçi, deve ve öküz) birer erkek ve dişi.
NOT:9) ‘üç (katlı) karanlık içinde yaratmadan yaratmaya’.Embriyonik gelişme safhalarına, rahmin karanlığına, embriyoyu çevreleyen zara ve onun doğum öncesi körlüğüne işarettir. (22:5 , 23:12-14)
7)Eğer nankörlük yaparsanız bilin ki, Allah size, hiçbirinize muhtaç değildir; fakat O, yine de kullarının nankörlüğüne razı olmaz; ama eğer şükrederseniz size rıza gösterir.
Hiç kimse, kimsenin yükünü taşıyacak değildir…..
NOT:12) Bu ifade, Hristiyanlık’daki ‘vekâleten kefaret’ doktrinini ve dolaylı olarak not 1 de değinilen velilere/azîzlere tapınmayı (ve bu doktrin ve uygulamanın reddini) gündeme getirmektedir. (53:38 not:31)
9) Yoksa siz, gece boyunca (namazda) secde ederek yahut ayakta durarak kendini (Allah’a) ibadete adayan, öteki dünyayı gözeten ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (ile kendinizi bir mi tutuyor)sunuz?. De ki, ‘Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?’ (Ancak) yalnızca akıl-iz’ân sahipleri bunun farkındadır.
NOT:15) Yukarıdaki ayet şu şekilde de çevirilebilir: ‘Rabbinin rahmetini dileyerek (Allah’a) ibadet eden hiç (hakikâti inkâr edenle) bir olur mu?
16) Onların üstünde ateş bulutları toplanacak ve altlarında da (benzer ateş) tabakaları bulunacaktır…
Allah , kulların(ın kalbin)e işte bu yolla korku salar.
Ey kullarım! Öyleyse, Bana karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun;

17)….öyleyse bu müjdeyi kullarıma ver;
18)(şu) söylenen her sözü (dikkatle) dinleyen ve onların en güzeline uyan (kullarım)a; (çünkü) Allah’ın hidayetine mahzar olanlar onlardır ve onlar (gerçek) akıl-iz’ân sahipleridir.
NOT:22) Bu ayet, her dinî yükümlülüğü kendi akılları ışığında değerlendiren ve akıllarının geçerli veya mümkün gördüklerini kabul edip, akıllarına yatmayanları reddeden kişileri tasvir etmektedir. (Râzî’ ye göre)
NOT:24)Günahkârların, ölüm gelmeden önceki içten tevbeleri, Allah tarafından daima kabul edilecektir. Ancak, ‘ne ölüm anına kadar kötülük işleyip duran, ama o an gelip çattığında ‘Şimdi tevbe ediyorum’ diyenlerin tevbesi kabul edilecektir ne de hakikati inkâr ederek ölenlerin.’ (4:18)
22)Öyleyse, Rabbinden (gelen) bir ışıkla aydınlansın diye, Allah’ın, kalbini Kendisi’ne tam teslimiyet arzusuyla genişlettiği kimse, (kalbi kör ve sağır olanla bir) olur mu?....
23)Allah, bütün öğretilerin en güzelini, kendi içinde tutarlı, (gerçeğin) her türlü ifadesini çeşitli biçimlerde tekrarlayan bir ilâhi kelâm şeklinde indirir,(bir ilâhi kelâm ki) Rablerinden korkanların ondan tüyleri ürperir; (fakat) sonunda Allah’ı(n rahmetini) hatırlayınca kalpleri ve tenleri yumuşar, sakinleşir.İşte, Allah’ın rehberliği böyledir. (doğruya yönelmek) isteyeni bu şekilde doğru yola eriştirir; Allah’ın saptırdığı (kişi) ise, hiçbir yol gösterici bulamaz.
27) İşte Biz, bu Kur’an’da üzerinde düşünsünler diye insanların önüne her türlü örnek olayı koyduk;
NOT:33) ‘örnek olay’ teriminin kullanılması, bütün bu gibi tasvirlerin ‘yaratılmış varlıkların kavrayışlarını aşan’ şeylerle (ğayb) bağlantılı olduğunu ve bu nedenle, ancak beşerî deneyimlerin terimleriyle anlatılabilen ve bu şekilde insanın kolayca kavrayabileceği nitelikte olan benzetmeler veya temsiller aracılığıyla insana aktarılabileceğini bize hatırlatmak içindir.
28) ve onu bütün çapraşıklık ve eğriliklerden uzak, Arapça bir hitabe olarak (vahyettik ki), Allah’a karşı sorumluluklarının bilincine varsınlar.
NOT:34)Yüce Allah, Kur’an’ı Arapça bir metin olarak indirmiştir. Bunun nedeni, akılımızı kullanarak, Kur’an’ı kavrayıp özümlememiz , yani, okumamız, anlamamız ve düşünüp doğruyu bulmamız istenmektedir.(Bu ilâhi kelâmın ‘Arap dilinde’ indirilmesi konusunda , bakınız: 12:2, 13:37, 14:4, 41:44 ayetler ile ilgili notlar
34)Özledikleri her şey onları Rablerinin katında beklemektedir. Bu, iyilik yapanlar için bir mükâfat olacaktır.
35)Bu amaçla, Allah, işledikleri kötülükleri siler ve onları (hayattayken) yaptıkları en güzel şeylere göre ödüllendirir.
41) Biz, insanlığın kurtuluşu için hakikati ortaya koyan bu ilâhi kelâmı indirdik sana.Kim (buna sarılarak) doğru yola ulaşmayı seçerse, bu kendi lehinedir ve kim de (yoldan) saparsa, yine kendi aleyhine sapmış olur; sen onların seçimlerini belirleme gücüne sahip değilsin.
42)Bütün insanların, (bedenen) öldüklerinde canlarını alan ve henüz ölmemiş olanları da uyku halinde (ölü gibi yapan) Allah’tır; (yalnız O’dur bu güce sahip olan).O böylece ölümlerine hükmettiklerini (hayattan) koparır, diğerlerini de (Kendisinin koyduğu) bir mühlet için salıverir. (Bütün) bunlarda gerçekten düşünenler için mesajlar vardır.
NOT:44) Geleneksel olarak uyku halinin ölüme benzetilmesi, her iki halde de, birinci halde geçici ve kısmî, ikinci halde ise tam ve sürekli olmak üzere, bedende bir bilinç kaybı görülmesidir. Kur’an’ın temel öğretisine göre,insanın ruhu, onun bedensel ölümüyle ölmez, tersine sonsuza kadar yaşamaya devam eder.
49)İşte (böyle), İnsanın başına bir belâ geldiğinde, Bize yardım için yalvarır; fakat ona katımızdan bir iyilikte bulunduğumuz zaman, (kendi kendine), ‘(Bütün) bunlar bana (benim kendi ) hikmetimden dolayı verilmiştir’ der. Hayır, Bu (rahmetin verilmesi) bir imtihandır, ama çoğu onu anlamaz.
51)çünkü işledikleri her kötülük, onlara (geri) döner. Ve bugün zulmeden insanla(ın başlarına da aynı şey gelecektir).İşledikleri her kötü fiil (tekrar) kendilerine dönecek ve onlar (Allah’ı) asla aldatamayacaklardır!.
53)De ki, ‘(Allah şöyle buyuruyor): ‘Ey kendilerine karşı haddi aşan kullarım’ Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar; çünkü yalnız O, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.’
NOT:58) ‘Rabbiniz rahmet ve bağışlamayı Kendine ilke edinmiştir’ (6:54) Biri bilgisizlikten dolayı kötü bir fiil işler ve daha sonra tevbe edip dürüst ve erdemli bir hayat yaşamaya başlarsa (görecektir ki) O, çok bağışlayıcı ve rahmet kaynağıdır.
‘Kim kötülük yapar yahut kendisine (başka türlü) zulmeder de daha sonra affetmesi için Allah’a yalvarırsa, O’nun çok bağışlayıcı ve rahmet kaynağı olduğunu görecektir’. (4:110)
Ancak, ne ölüm anına kadar kötülük işleyip duran, ama o an gelip çattığında ‘Şimdi tevbe ediyorum’ diyenlerin tevbesi kabul edilecektir ne de hakikati inkâr ederek ölenlerin.’ (4:18)
62)Allah her şeyin yaratıcısıdır ve yalnız O’dur, her şeyi yönünü ve sonucunu belirleme gücüne Sahip olan.
NOT:64) Vekîl terimi; Allah için kullanıldığı zaman bazen ‘koruyucu’ (3:173 deki gibi), bazen ‘destekçi/savunucu’ (4:109 daki gibi) bazen de ‘alâ küllî şey’in’ ifadesiyle birlikte ‘her şeyi gözetiminde tutan’ anlamında kullanılmaktadır. ( 6:102, 11:12 deki gibi)
67)onlar, (O’dan başkasına kulluk edenler), Allah hakkında doğru bir anlayışa sahip değiller, çünkü bütün yeryüzü, Kıyamet Gün’ü O’nun için avuç içi kadar bir şey olacaktır,gökler de O’nun sağ elinde dürülmüş hale gelecek. O, kudret ve egemenliğinde sınırsızdır, ve onların ortak koştukları her şeyin kat kat üstündedir.
NOT:66)Yani bütün evren O’nun karşısında bir hiç olacaktır. (21:104). ‘Allah’ın mutlak gücü ve otoritesi ifadesi için ‘el’ terimi mecazi olarak kullanılmıştır.
Subhânehû = O, kudret ve egemenliğinde sınırsızdır. O’ndan başkasına kulluk edenler, Allah’ın kudretini, ancak, kendilerinin yeniden diriltilmeleriyle tam olarak kavrayabileceklerdir.
69)Ve yeryüzü Rabbinin nuru ile aydınlanacak. (Herkesin işlediğinin) hesabı ortaya dökülecek; bütün peygamberler ile (öteki) bütün şahitler huzura çağırılacak ve kendilerine adaletle hükmedilecektir. Ve onlara asla haksızlık yapılmayacaktır.
NOT:69)’Yer başka bir yere dönüşecek, gökler de başka göklere’ (14:48) Evrenin (yok olması değil) bu dönüşümü için : (20:105-107) Kur’an’ın kıyamet ve ahiret ile ilgili öğretisine göre; ‘Dünyanın sonu’, evrenin fiziksel olarak yok oluşu anlamında değil, insanın şimdiden tasarlayamayacağı bir mahiyette, her şeyi içine alan toplu ve kökten bir değişime uğraması anlamına gelmektedir.
NOT:71) Yukarıdaki ayet, ‘Bütün peygamberler şahit olarak’ yani Allah’ın mesajlarını ilettikleri kişiler aleyhine şahit olarak anlamına da gelebilir. (4:41) Ayrıca, insanı Hesap Gün’ü kendi aleyhine şahitlik yapmaya zorlayacak yeni edinilmiş bilinci gösterir. (6:130 , 17:14, 24:24 , 36:65 , 41:20 vd.)
73)Rablerine karşı sorumluluk bilinci duyanlar da bölük bölük cennete gönderileceklerdir; oraya vardıklarında, kapılarının ardına kadar açık olduğunu görecekler; ve muhafızlar onlara, ‘Selâm size! Hoş geldiniz! İşte buyurun, içinde temelli kalacağınız bu (cennete) girin!’ diyecekler.
74) Onlar da; ‘Bize verdiği sözü yerine getiren ve bu (esenlik) alanını yaptıklarımızın karşılığı olarak bize bağışlayan, böylece cennette dilediğimiz şekilde yerleşmemizi sağlayan Allah’a hamdolsun! ‘ diyeceklerdir…. (DUA)
75) Ve meleklerin (Allah’ın) kudret tahtının çevresinde dolanıp Rablerinin yüceliğini hamd ile andıklarını göreceksin. (Ölen) herkes hakkında adaletle hükmedilecek ve (şu) sözler söylenecektir. ‘Bütün övgüler âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.’ (DUA)
NOT:77) Arş = Allah’ın tahtı Bu terim Kur’an’da , Allah’ın bütün varlıklar üzerindeki mutlak otoritesini gösteren bir mecaz olarak kullanılmıştır.