64/ TEĞABÜN SÛRESİ

RAHMÂN , RAHÎM ALLAH ADINA
2) Sizi yaratan O’dur; içinizden kimi hakikati inkâr eder, kimi de (ona) inanır. Ve Allah her yaptığınızı görür.
NOT:1) Bütün insanlar, Yüce Yaratıcı’nın varlığını kavrama içgüdüsel yeteneğiyle donatılmış olduklarından,birinin bu hakikati inkâr etmesi ile başka birinin ona inanması, son tahlilde,özgür seçimin bir ürünüdür.
3) O, gökleri ve yeri (derunî bir) anlam ve amaç üzere yaratmış ve size (belli bir) şekil vermiştir; hem de öyle güzel bir şekil ki; yolculuğunuzun varışı O’nadır.
NOT:2) Bakınız (10 not:11) İnsan şekli,insan hayatının gerekleri ile uyumlu bir şekilde.
9)……Kim, Allah’a inanıp iyi ve doğru işler yaparsa, (o Gün) Allah onun kötü fiillerini silecek ve onu içinden ırmaklar akan, sonsuza kadar kalacağı bahçelere koyacaktır; bu, büyük bir kurtuluş olacak.
11) Allah’ın izni olmadıkça (insanın) başına hiçbir musibet gelmez; o halde, kim Allah’a inanırsa kendi kalbini (bu hakikate) açmış olur; ve Allah her şeyi bilendir.
NOT:9) Allah’a bilinçle inanmanın, insanın aklını, duygularını ve eğilimlerini, bu inancın işaret ettiği doğrultuda kontrol etmeye ve yönlendirmeye zorladığı düşüncesini vurgular.
Yani , Allah’ın iradesine teslimiyet , insanı, rahatlık zamanlarında şükretmeye, felâket zamanlarında ise sabır göstermeye yönlendirir.
14) Siz ey imana ermiş olanlar! Bakın, eşlerinizden ve çocuklarınızdan bazısı size düşmandır; öyleyse onlara karşı dikkatli olun. Ama (hatalarını) hoş görür, tahammül eder ve affederseniz, bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, bir rahmet kaynağıdır.
15) Sizin malınız mülkünüz ve çocuklarınız, sadece sınama ve ayartma aracıdır, halbuki Allah katında muhteşem bir ödül vardır.
NOT:12) Ailesini sevmesi, bazen erkek ve kadın mümini, inancının ve bilincinin gereklerine aykırı davranmaya itebilir.Ve bazen de, sevilen taraflardan biri veya diğeri –karı, koca veya çocuk- kişiyi, bazı gerçek veya sunî ‘ailevî çıkarları’ korumak amacıyla ahlâki taahhütlerini terk etmeye ve böylece, ötekinin ruhsal ‘düşman’ı olmaya bilinçli olarak teşvik edebilir.
16) O halde, elinizden geldiği kadar Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, (O’nu) dinleyin ve itaat edin. Ve kendi iyiliğiniz için karşılıksız harcamada bulunun; böylece açgözlülüklerinden kurtulmuş olanlar, işte onlardır mutluluğa ulaşacak olanlar.
17) Eğer Allah’a güzel bir borç verirseniz, O bunu fazlasıyla size geri ödeyecek ve günahlarınızı bağışlayacaktır; çünkü Allah, şükrün karşılığını her zaman verendir, halîmdir;
NOT: ‘Allah’a borç vermek’ = Karşılıksız yardımda bulunmak demektir.