070/ ME'ÂRİC SÛRESİ

RAHMÂN , RAHÎM ALLAH ADINA

1)Sorup araştırmak isteyen biri, (öteki dünyada) başa gelecek azabı sorabilir,
2)hakikati inkâr edenlerin (başına). (Öyleyse bil ki) hiçbir şey ona mani olamaz;
3)(çünkü o), Allah’tan (gelir), katına yükselmenin birçok yolu olan (Allah’tan),
NOT:3) İnsanı Allah’ın varlığını kavramaya ve böylece O’nunla ruhsal yakınlık kurmaya yükselten birçok yolun olduğuna işaret eden mecazi bir ifade- bu sebeple- kendisini Allah’a götüren yollardan uzaklaşmanın insanın kendi elinde olduğuna işaret ediliyor. (76:3)
4) bütün melekler ve (insana bahşedilmiş olan) ilham O’na (bir günde ) yükselir, uzunluğu elli bin yıl (gibi) süren bir günde.
NOT:4) Meleklerin ve ilhamın ‘yükseliş’i, sık sık tekrarlanan ‘her şey ( kaynağı olan) Allah’a döner’ ifadesi ile aynı bağlantıda anlaşılmalıdır. (Râzî)
NOT:5) ‘Rabbinizin ölçüsüyle bir gün, sizin hesabınızla bir yıl gibidir.’(22:47) Başka bir ifadeyle, bir gün, bir çağ, bin yıl, yahut elli bin yıl, O’nun için aynıdır.Çünkü bu ölçüler, sadece yaratılmış dünyada açık bir gerçekliğe sahiptirler ve Yaratıcı ile hiçbir ilgileri yoktur.Aynı şekilde, öteki dünyada zaman, insan için anlamını yitirmiş olacağından, zalimlerin ‘ne zaman’ azaba uğrayacaklarını ve dürüst ve erdemlilerin ne zaman ödüllerini alacaklarını sormanın hiçbir anlamı yoktur.
5)Bu nedenle, (sen ey iman eden), bütün sıkıntılara sabırla katlan;
19) Gerçek şu ki, insan tatminsiz bir tabiata sahiptir.
NOT:7) ‘İnsan tatminsiz yaratılmıştır’ –yani insan, kendini aynı derecede hem verimli başarılara, hem de kronik memnuniyetsizlik ve hayal kırıklıklarına sürükleyen bir iç tatminsizlik ile donatılmıştır.Başka bir deyişle, bu donanımın pozitif veya negatif bir karakter göstereceğini belirleyen, insanın bu Allah vergisi donanımı kullanma tarzıdır.
20) (Kural olarak) başına bir kötülük geldiği zaman sızlanmaya başlar,
21) bir iyilik ile karşılaşınca da onu bencilce (sahiplenip başka insanlardan) uzak tutar.
NOT: Sadece gerçek ruhî ve ahlâki bilinç, o fıtrî tatminsizliği pozitif bir güce dönüştürür ve böylece iç huzuruna ve kalıcı hoşnutluğa yol açar.
22) Ancak namazda bilinçli olarak Allah’a yönelenler böyle değildir,
NOT:9) Bu ifade , sadece namazın şekli tarafını değil, daha çok, onun gerisindeki zihnî durumu ve ruhî ihtiyacı anlatır.Bu anlamda, 19. ayetteki ‘insan tatminsiz bir tabiata sahiptir’ ifadesi ile bağlantılıdır ki, bu tatminsizlik, doğru şekilde kullanıldığında, insanı hem bilinçli ruhî gelişmeye, hem de bütün bencillik ve düşkünlüklerden uzaklaşmaya iter.
23)(ve) namazlarında devamlı ve kararlı olanlar;
24) ve şunlar: malları üzerinde (başkasının) hak sahibi olduğunu kabul edenler,
25) (yardım) isteyenlerin ve (hayatın güzel şeylerinden) yoksun bulunanların,
26) ve Hesap Günü’nü(n geleceğini) tasdik edenler;
27) ve Rabbinin azabına karşı korku ve saygı içinde bulunanlar,
28) zaten Rabbinin azabına karşı hiç kimse kendini (tam) bir güven içinde hissedemez;
NOT:11) Bu uyarı, dolaylı olarak,kişinin bütün eylemlerinde bilinçli olmayı elden bırakmamaya bir çağrıdır , çünkü, kötülük ayartısı (fitne), sadece, hakikati inkâr edenlere musallat olmaz (8:25), ama aynı zamanda dürüst ve erdemlilere de musallat olabilir.
29) Ve iffetlerine karşı duyarlı olanlar,
30) eşleri, yani (nikah yoluyla) meşru şekilde sahip oldukları dışında (isteklerini frenleyenler), çünkü ancak o zaman hiçbir kınanmaya uğramazlar.
31) ama o (sınır)ın ötesine geçmek isteyenler, gerçek haddi aşanlardır;
32) emanetlere ve ahidlerine riayet edenler;
33) ve şahitlik yaptıkları zaman kararlı duranlar;
34) ve namazlarını (bütün dünyevî endişelerden) uzak tutanlar;
35) İşte bunlardır (cennet) bahçeler(in)de ağırlanacak olanlar!
36) O halde, bu hakikati inkâra şartlanmış olanlara ne oluyor ki senin önünde şaşkın vaziyette oraya buraya koşuşturuyorlar,
37)sağdan ve soldan kalabalıklar halinde (sana gelerek)?
NOT:14) Allah’ın varlığı hakikatini görmek istemeyen ve bu sebeple dünya görüşlerini üstünde oturtacakları sağlam bir temelden yoksun bulunan insanlar, aynı zamanda belli bireysel ve sosyal değer ölçülerinden de uzak olurlar. Bu nedenle, ne zaman bir iman çağrısı ile karşılaşırlarsa, ruhî bir şaşkınlık içinde ‘oraya buraya koşuştururlar’ ve kendilerini entellektüel olarak haklı çıkarmak için, her tarafa çekilebilir çelişkili kanıtlarla söz konusu iman çağrısını çürütmeye çalışırlar.
38) Onların her biri (bu şekilde) bir esenlik bahçesine gireceğini mi sanıyor?
NOT:15) Yani, başka birinin inancını ‘çürütmek’ suretiyle, iç huzuru ve ve tatmini sağlayabileceklerini mi sanırlar?
39) Asla! Çünkü, Biz onları (çok iyi ) bildikleri bir şeyden yarattık!
NOT:16) Yani, toz-topraktan. Buradan çıkarılacak sonuç: Sadece ruhî bilincin ve tavrın, insanı maddî varlık kalıplarının üstüne çıkarabileceği ve ona burada mecazen ‘esenlik bahçesi’ olarak tanımlanan iç tatmini sağlama gücü verebileceğidir.
40) Evet! Bütün gündoğumu ve günbatımı noktalarının Rabbini (Bizim varlığımıza) tanıklık etmeye çağırırım; şüphesiz Biz muktediriz,
NOT:17) Yani, güneş yılı süresince güneşin ‘doğduğu’ ve ‘battığı’ noktaların bütün hareketlerinin. Böylece, Allah’ın evrendeki bütün yörünge hareketlerinin Nihaî Sebebi ve dolayısıyla evrenin yaratıcısı olduğu gerçeği vurgulanmaktadır.
41)onları, kendilerinden daha hayırlı (bir toplum) ile değiştirmeye; çünkü Bizi (istediğimizi yapmaktan) alıkoyan hiçbir şey yoktur.
NOT:18) Bunun anlamı şudur:Bu dünyada ‘hakikati inkâr edenler’i müminler ile yer değiştirmek Allah’ın iradesi değildir, çünkü böyle bir ‘değiştirme’, inancın her zaman inançsızlık ile sınanmasına veya tersinin yapılmasına imkân veren Allah’ın insan varlığını çok biçimli olarak yaratması gerçeği ile çatışır.
42) O halde, bırak onları, kendilerine vaad edilen (Hesap) Günü ile karşılaşıncaya kadar boş konuşmalarla oyalansınlar ve (kelimelerle) oynayıp dursunlar.
NOT:19) Yani, ‘yaratılmamış’ saydıkları bir dünya ve ‘kendi kendine oluştuğu’nu farzettikleri bir hayat üzerine felsefe yapsınlar; ayrıca, ölümden sonraki hayat ile Allah’ın varlığı hakkındaki desteksiz kaba ‘inkârcılık’larını sürdürsünler.